İşlek cadde boyu… Vızır vızır arabalar… Kaldırımda yürüyen çeşit çeşit insanlar… Yığma tuğla tarihi binalar… Gökdelenler… Güneşle ışıldayan cam gövdeler… Evsiz adam duvar dibine çökmüş avcunu açmıştı. Önünden geçip gidenler… Evsiz adamın bir ondan bir ona atlayan çaresiz bakışları… “Açım, açım, açım.” Yaşlıca bir kadın yavaşlayıp geri döndü. Evsizin önünde durdu. Sevgiyle gülümsedi. Evsiz şaşırdı. Bir sağına bir soluna baktı. Kadın kendisine gülümsüyordu. Evsizin dudakları titredi. Zorlana zorlana ağzının kenarları kulaklarına doğru gerildi. Çürük sarı dişler… Evsiz sevinçle elini iyice kadına uzattı. Kadın eğilip başını evsizin kulağına değdi değecek yaklaştırdı. “Sen çok zenginsin,” deyip doğruldu. Yoluna devam etti. Evsiz kocaman kahkaha attı. Siniri bozuldu. Kendi kendine tekrarlıyordu. “Ben çok zenginim, ben çok zenginim.” Ayaklandı. Keyfi yerine gelmişti. İnsanların gözlerine bakıyor yüksek sesle “Ben çok zenginim, ben çok zenginim,” diye diye yürüyordu. Gülmekten iki büklüm bir o yana bir bu yana yalpalıyordu. Karnı guruldadı. Çevresine bakındı. Cadde boyu çöp konteyneri göremedi. Sağa sapan bir sokak… Adımlarını hızlandırdı. Dilinde “Ben çok zenginim, ben çok zenginim.” Sokağa girdi. Gözleri yaş içinde kalmıştı. Kapağı açık konteyner... Daha da hızlandı. Konteynerin köşelerini kavrayıp parmak uçlarında yükseldi. İçine baktı. “Ben çok zenginim, ben çok zenginim.” Kahkahası boş sokakta duvarlara çarpa çarpa yükseliyordu. Pizza kutuları… süt şişeleri… Üst üste yığılmış poşetler… Elini daldırdı. “Ben çok zenginim, ben çok zenginim.” Islak zemin… Burnunun direkleri kırıldı. Keskin ekşi koku… Bir paket… Çekip çıkardı. “Ben çok zenginim, ben çok zenginim.” Paket iple sıkı sıkı sarılmıştı. Dişleriyle ısırıp ipi kopardı. El çabukluğuyla kağıdı sıyırdı. Bir tomar para… Sustu. Kalbi korkuyla doldu. Etrafı kolaçan etti. Tomarı atletinin altına soktu. Para midesinin üzerine oturdu. Ağzı kurudu. Ayaklarını sürüyordu. Dizlerinin bağı çözüldü çözülecek… Caddeye doğru bir adım bir adım daha… Cadden siyah bir jeep geçerken evsiz duraksadı. Jeep gözden kayboldu. Toparlanıp yürümeye devam etti. Jeep geri geri gelip sokağa girdi. Yutkundu. Susan motor sesi… Açılan kapılar… Yere basan siyah rugan ayakkabılar…