son pişmanlık N’ ye yarar o da ney gibi uzadıkça uzar
son pişmanlıktan önce sondan bir önceki pişmanlıktır kendini son sanan ilk pişmanlık özeldir her şeyin ilki güzeldir bu bağlamda pişmanlığa yapılan güzelleme ilke aittir ama son pişmanlığın yerine son mutluluk diye bir söz icat edilmemiştir
ha bunun yerine mutlu son var doğru ya o da telif hakkını vermiştir sigaraya :)
hani ilk geldiğimde okumuştum hala ellerin tütün kokuyor mu diye üstü kapalı geçmiştim kaleminden
burnunun dibine kadar geldim de göremedin eleminden
şeytanın bacağını kırarsak daha çok öfkelenir tezi bana ait aynı şeytanla uzlaşı formülü, sana
bak, kim kime kaldı sonunda
son bir sigaran daha var mı söyle mutluluk oyununda..
Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
" Herşey idim, hiçbir şeye değmezmiş" der optimus. Yada " Ruhun, çektiği acılardan ibaretmiş " diyen hayyam. Aynı hayyam " Herkese sevgi beslemek, kimseyle yakınlaşmamak.." da der. Ve üstad , kitaba şöyle başlar ; " Bugün size bu satırları duygusal bir ihtiyaçtan ötürü, sizinle karşılıklı konuşabilmek için yanıp tutuştuğum için yazıyorum. Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi, söyleyecek hiçbir şeyim yok. Dipsiz bir bunalımdayım bugün - hepsi bu. Sözlerimin saçmalıģı halime tercüman olsun.
Asla bir geleceğe sahip olmamış olduğum günlerden birindeyim. Karşımda yalnızca, bir sıkıntı duvarıyla kuşatılmış, taş kesilmiş bir "şimdi" var. Irmağın karşı kıyısı, karşıda bulunduğuna göre, asla bu taraftaki kıyı değil; Çektiğim acıların tek nedeni de bu.Nice limanlara yanaşacak gemiler var elbette, ama hiçbiri hayatın ıstırap vemez olduğu limana varmayacak, herşeyi unutabileceğimiz bir rıhtımda yok. Üstünden çok zaman geçti bunların, ama benim hüznüm hepsinden eski.
Ruhum bu haldeyken, hayatın hırpaladığı dertli bir çocuk olduğumu bedenimin tüm bilinciyle hissediyorum. Bir köşeye atılmışım, oyunlar oynayan başka çocukların seslerini duyuyorum . Dalga geçer gibi verdikleri kırık, teneke oyuncağı sımsıkı kavrıyorum. Bugün 14 mayıs, saat akşam dokuzu on geçe, hayatımın bütün tadı, bütün değeri işte bundan ibaret.
Tutsaklığımın sessiz pencerelerinden gördüğüm bahçede bütün salıncaklar dalların üzerinden aşırtılmış, şimdi öylece sarkıyor ; en tepeye dolanmışlar, yani, firar ettiğimi düşleyecek olsam, zamanı aşmak için güvenebileceğim salıncaklarım bile yok. Şuan edebiyatı bir kenara bırakacak olursak, ruh halim aşağı yukarı böyle işte. Denizci' deki karakterlerden biri gibiyim, gözlerim ağlamayı düşünmekten yanıyor. Hayat fısır fısır, yudum yudum , dura dura canımı yakıyor. Tüm bunlar, cildi şimdiden dağılmaya yüz tutmuş bir kitaba küçücük harflerle basılmış. Bu satırları size değilde bir başkasına yazıyor olsaydım, dostum, mektubumun samimiyetine, aralarında isterikçe bir bağ olan bunca şeyin, hayatım olarak hissettiğim şeyden bir anda , kendiliğinden fışkırıverdiğine yemin ersem zor inanırlardı. Ama siz, bu sahnelenmesi imkansız trajedinin burası ve şimdi ile ağzına kadar dolu, elle tutulur bir gerçeklik olduğunu , yapraklar nasıl yeşerirse, bunun da benim ruhumda öyle cereyan etriğini anlayabilirsiniz.
Prens, işte bu yüzden hiç saltanat süremedi. Saçma sapan bir cümle bu. Ne var ki saçma cümleler, insanda hüngür hüngür ağlama isteği uyandırabilirmiş meğer..
Tam olarak delilik sayılmaz bu hâlim, ama delirenler herhalde kendilerine acı veren şeye teslim oluyordur, ruhunda ki sarsıntılardan yavaş yavaş zevk almayı öğreniyordur - hissettiklerimde buna pek uzak sayılmaz doğrusu - "
Aklımdan hayat geçti, yazınızı okuduktan sonra. Kitaplar, sigara, hisler ve sahte - gerçekler, yani bütün hayatı okudum yazınızla beraber. Ben hićbir yerden heryeri görebiliyorum- diye bir sözüm var, öyle işte. Bilgili olduğunuz , sapına kadar gerçek, ve bu yüzden hem bilgili beden, hemde acıyla eğlenebilen zekânız, oldukça etkileyici.
İyinin tonlarında size uygun iyi akşamlar dilerim Fransız..
düzenli olarak benzetiliyorum birilerine mutlaka işin tuhaf tarafı ismimi yazdım ona bile inanmıyorlar:))))nasıl bir çemberin içine düştüysem yani varlığımdan şüphe ediyorum:)) babam seslenirken aliiiii diyerek kalın bi ses tonuyla bağırır artık ne aliiii'si fransız elbruz elfaz izmirli doğan gün tan ali deme bana hayırrrr diye bağırasım geliyor:)folklor ekibi gibi:))))) başını şişirdim özür sevgiler fransız mutlu akşamlar
alışman lazım sevgili arel, şahsen alışkınım ben ama kudurmadım henüz :)
bir ara o kadar çok kişiye benzetildim ki neredeyse koleksiyon yapacaktım işin tuhaf yanı eski sayfalarımdan hiç birine benzetilmedim yani beni bana benzeten biri çıkmadı ya yanarım yanarım da, bi buna yanarım
bak kara murat ben değilim cidden ama sen olabilirsin .)
varlık fonu gibi:)) burada varlığından şüphe ediyor bazen insan:)kimliğinden beni siz bile sandılar ekmekçarpsın şimdi başka biri favori benzemekte:)))) kara murat benim! hayır ben:)) sevgiler fransız
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.