Bak şu önünde uzanan yolları görüyor musun? Hani şehirleri ülkeleri ve gönülleri birbirine bağlayan.
Bir ucunda ben diğer ucunda sanki gözlerin, gönül çıplak vakit yaya ilerlerken,
ne kadar ilerlenebilirse yalın ayak
yarım bir ömür ile o kadar kararlı istekli zaruri, değişen manzarası ve değişmeyen meşakkati ile
dizlerinin yamacı ve düşmemek olan bir amacı ifa etmek üzere bu yola çıkmış, kim bilir kaç yanlış sapaktan dönmüş de
yine istikametini bulmuş yörüngene girmiş hemde önüne hiçbir işaret koymayışına rağmen
içgüdüsel bir yol arkadaşlığı ile ve ancak kader bağlamında açıklana bilecek bir kavuşma daha ne olduğunu
bile anlamadan kaybedilmiş, bir iz tükenmişlik diz boyu ve yine yeni bir bekleyiş arınmışlık halı dünyevi arzulardan
sen sen diye aradığım uhrevi bir doyumsamalar karşılığı oldu bak ve bulduğumda seni korkuyorum ve haklı olarak soruyorum hak edebilecek misin bu
zor kazandığım tertemiz aşkı dahası bitecek mi onca kırgınlıklarım ve buna benzer bir sürü izdüşümü kaygıların
çok görme ne olur bilki ben ancak sevmeyen insanın kaygısızlığını anlarım.
Serdar KURT.