5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1197
Okunma
Size bir hatıramı anlatmak istiyorum Sivas’ın bir ilçesinde Belediye Başkanlığı yapmış olan bir büyüğümüz, Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde başında geçen bir olayı anlattı. Ben de onun ağzından size aktarıyorum.
Bir gün personelden biri odama gelerek;
-Başkanım, merkez camisinin önündeki abdest alma yerinin gideri tıkanmış, pis sular etrafa taşmış, millet camiye giremiyormuş. Dedi.
Ben de işçilerden birisini de yanıma alarak bahsedilen camiye gittim. Gerçekten de bahsedildiği gibi etrafı pis sular kaplamıştı. Yanımdaki işçiye dönerek;
-Galiba suyun giderini bir şeyler tıkamış, elinle sok da çıkar. Dedim.
İşçi;
-Bu pis suya ben elimi sokmam. Cevabını verdi.
Bunun üzerine ceketimi çıkarıp, tutması için o işçiye verdim. Kolumu sıvadım ve suyun giderini tıkamış olan bez parçasını çıkardım. Etrafı kaplayan sular çekilip gitti. Ellerimi sabunlayıp yıkadıktan sonra ceketimi alıp giyindim ve “Bu pis suya ben elimi sokmam.” diyen işçiye öyle okkalı bir tokat indirdim ki, kendisini o pis suların içerisinde buldu. Ellerimi göstererek;
-Bak bakalım elimde bir şey kaldı mı?.. Dedim.
Bu olayı tasvip edip etmemek ayrı bir konu. Ona girmek istemiyorum.
Bu olayı niçin anlattım. Herkes üzerine düşen işi layıkıyla yapmalı. İşçi ise, işçi olduğunu, memur ise memur olduğunu, esnaf ise esnaf olduğunu bilmeli ve gereğini yapmalı. Eğer ki yapmazsa, göreceği tepkiyi de göze almalıdır…