0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
542
Okunma
Midesi çok açtı, simitçiden simit aldı ama boğazından geçmiyordu. Boğazında tıkanıyordu. Hemen bir kahvehaneye doğru yöneldi. Burada simit çay yudumluyor, artık tıka basa yiyebiliyordu. Sabahtan beri kuru ekmek geçmiyordu, ümüğünden. Şunu anladı ki katıksız simit bile boğazından gitmiyordu. Katıksız sevginin, katıksız aşkın yürümediği gibi, bir şeydi bu. Yalanla sarmalanan mal mülkün tüymesi gibi senden firar etmesi mesela.
yeni çıkacak romanımdan kısa bir prağraf.