Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
Abdullah Arı
Abdullah Arı

Tanıdığım İlk Adam Benim Babam

Yorum

Tanıdığım İlk Adam Benim Babam

2

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

1785

Okunma

Tanıdığım İlk Adam Benim Babam

Tanıdığım İlk Adam Benim Babam

Tanıdığım İlk Adamdır Benim Babam

Her çocuk için bir efsanedir babası.
BABA kelimesinin anlamı
baba olduktan sonra daha iyi anlarız
elini sürmese de yüzümüze,
yüreğimizi okşar
bize güven duygusu verir her bir bakışı
alıp verdiği her nefes adeta ısıtır, ferahlatır içimizi
ANNE diye ağlasak da,
bize kol kanat gerecek olan tek gücün baba olduğunu,
başımız sıkıştığında, biliriz arkamızdan koşup geleceğini,
düştüğümüz sıkıntılardan çekip çıkaracağını biliriz daima.
çünkü ona duyduğumuz güven sonsuzdur her zaman..

Anneler; Canım anam dedikçe ığıl ığıl akar göz yaşlarımız
Hayat boyu tek aşkımız,
Her zaman baş tacımız,
Gönül hanemizde duygusallığımız sırdaşımız...
Babamız akıl süzgecimiz mantığımız
Neleri yitirdiğimizi ise
Her ikisini kaybettiğimizde anlarız
Özlem duyar için için yanarız
Anadolu’ da bir tabir vardır, ilk göz ağrısı, sevdiklerimiz içinde en birincisi anlamında kullanılır.
Özellikle kırsal bölge diye tabir edilen köylerimiz de hala varlığını yaşatır.
Öyle sanmıyorum ki benim doğmam babama bir heyecan yaşatmamıştır ;Çünkü ilk göz ağrısı ben değilim, sekiz evladından yedincisiyim. Ama babamı her yönüyle en iyi tanıyanlardan biriyim.
Babamın gençliğini bilmesem de kırk yaşlı halini bilirim. Sekiz evladı için ne zorluklar yaşadığını ne sıkıntılar çektiğini nasıl didindiğini yine ben bilirim; hatırladıkça adı konmamış sızılar inceden ince indiğin de burnumun ucuna, içimin derinlerinde depremler olur.Göğüs kafesim daralır alevler sarar bedenimi yanar ki yüreğim ne yanar.
Hatırlarım kara sabanla çift sürüdüğü günleri,ayağına giydiği hatta diz kapağına kadar çektiği tek mil örmesi kalın çoraplarını ve onun üzerine giydiği manda derisinden yapılan çarıklarını,kağnı arabasına bindiği zaman elindeki üvendiresini (Çift öküzlerini yürütmek için kullanılan, ucuna nodul çakılmış uzun değnek) evimizin önüne geldiğinde yorgun bir sesle ben geldim diye Anacığıma seslenişini hiç unutamam.
Babamla ilgili ayrıca hiç ama hiç unutamadığım bir olay var ki ; aklıma düştüğünde öfkem doruklara yükselir nefretim artar.
Anlatayım; Mevsim ekim zamanı olduğunda insanlar sabah güne erken başlar .Allah ne verdiyse sabah kahvaltısını yapar veya yap(a)maz günlük işine koyulur ,Babamda çifte gitmek için o gün tarlaya ekeceği buğdayı çuvallayıp evden çıktı.Kısa bir süre sonra, bir haykırış, bir feryat bir bağırış duyduğum ses babamın sesiydi, geri döndüğünü hemen anladım.Anam,oda içindeki ocakta ekmek yapıyordu,babamın sesini duyunca canım anacığım titrercesine omuzlarını yukarıya kaldırarak irkildi. Ne oldu acaba diyerek bir hışımla dışarı koştu;
_Ne oldu? ne bul hal! nerde öküzler? niye geri geldin? diye sorular soruyordu babama,
Babam
_Şerefsizler bunu bana yapanın yanına bırakmam! diyerek ağzına gelen küfürleri ha bire yağdırıyordu.Anacığım hala ne oldu diye soruyor.
Babam, evimizin dış kapı diye tabir edilen giriş kapısının eşiğine oturdu, perişan halde
_Tarlada bıraktığım sabanı, boyunduruğu (Çift süren veya arabaya koşulan hayvanların birlikte yürümelerini sağlamak için boyunlarına geçirilen bir tür ağaç çember) kesmiş şerefsizler! diye kahrediyordu.
Babaların gözyaşları çok nadir akar. Babanın gözlerinde gördüğümüz ıslaklık bizi de duygusal yapar.O gün babamın ilk defa ağlayışına şahit oluyordum.
Sekiz yaşında bir çocuk olarak içim titriyordu.Sinirimden dudaklarımı geviyordum. Yalnız kalmanın, çaresiz olmanın acısını hissediyor tadıyordum yüreğimde.
Peki; kim? kimler yapmıştı bu alçaklığı? sebebi neydi? sabanı ve boyunduruğu keşen kirli eller kimindi? Baltasını vururken ekmek teknesi olduğunu bilmeliydi.
Kırsalda suçlu bulunmaz. Görse de konu komşu korkusundan söylemez.
Aradan geçse de zaman dilin kemiği yok söylenir duyulur bir zaman ve bu olayı kimin neden yaptı öğrenilir tez zaman.
Kız çocuğu murat derler, ama babam için hiç de öyle olmadı; murat değil dert oldu.Kızlarından değil ama damatlarından çok çekti, beş damadı vardı ilk üçü babamı sille tokat darp etti, Hele biri vardı ki o soysuz haysiyetsiz,zavallı babamın boğazına bıçak bile dayadı.Babama yaptığı edepsizliği iliklerine kadar umarım o da yaşar.
Babam,geniş aile olmasına rağmen ne erkek kardeşleri, nede yetişkin erkek yeğenleri koruyup kollamadı.Tam aksine bağırlarına bastılar babama düşman olan şerefsizleri, ardına kadar açtılar tüm kapılarını.
Gün geldi terk etmek zorunda kaldı zavallı babam, baba ocağını.Öfkesi kaldıramazdı yenilgiyi,arkasında bıraktı her şeyini, çocukluğunu, gençliğini, terki diyar eder ölüsünü dirisini.
Şerden korumak için yanında kalan üç sabisi ile yollara düşer, tamamlar hiçretini. Artık göç eylemiştir gurbettedir babam.
Yaşı elli üzerinde olduğundan, çalışmak için iş bulamaz uzun zaman.Elinde avucunda olanlarla idare etmeye çalışsa da,hazıra hazine dayanmaz demiş atalar.Geçim sıkıntısı yaşar çaresiz ve köyde kalan tarlalarını satar bir bir kimi zaman.
Çocukları (kardeşim ve ben) vardır okulda okuyan.
Yokluk, yoksulluk içinde geçen orta okul ve lise yıllarımı hatırlıyorum. Ayağımdaki kara lastik ayakkabıyı, Sosyal bilgiler dersi öğretmenimin verdiği emanet gömleği, yazılı kağıdımın bile arkadaşlarım tarafından alındığı günlerimi unutmadım, unutamam zor koşullarda okuduğum dünlerimi.
Baba daima en uzaklara bakar. Dalar gider gözleri çoğu zaman. Neyi düşündüğünü sorduğumuzda hep susar. Belki tahmin etmemizi bekler, belki de zamanla onu anlamamızı.
Hep bir sorumluluğu vardır bizim üzerimizde. Bir hanenin geçim yükünün ağırlığı binmiştir omuzlarına. Bu ağırlık yüzünden hiç neşeli görmedim babamı hep hüzünlüydü.
Bizi saran sevgisini içine saklardı belki de, bizi koruyan, kollayan, ne yapsak bizi bırakmayacağının güveni bilirdim buydu önemli olan.
Bazen en iyi arkadaşım
Bazen kalp kırıklarım
Ama her koşulda kalp atışlarım
Güçlü kararlı sert bakışlı
Koruyucu güvenilir bir tanıdığım ilk adam
Benim babam
Adam gibi adam
Ruhun şad olsun canım babam
Sevgili okuyucularım kaleme aldığım bu yazının içeriğini oluşturan konu hayatımdan gerçek bir kesittir.
saygılarımla

01.02.2018
Abdullah Arı

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Tanıdığım ilk adam benim babam Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Tanıdığım ilk adam benim babam yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tanıdığım İlk Adam Benim Babam yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
ugurcelik
ugurcelik, @ugurcelik
2.12.2018 23:00:26
Hocam teşekür ederim bu anıyı bizimle paylaştın için okurken gözlerim doldu beynim yerinden koptu hasta kalbim durur gibi oldu buna benzer olayı bizde yaşadık söyleyecek söz bulamıyom ve elim titriyor kalbim tekliyor Sevgi ve hürmetlerimi sunar Babanıza Allah dan rahmet dilerim
eyüp uysal
eyüp uysal, @eyupuysal
1.12.2018 20:37:38
Baba bir büyük kale.İçinde yaşar o aile.Yazınızı okumak güzeldi sayın Arı.Saygılar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL