3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1170
Okunma

Şimdi buraya bunu yazmak, yazmaya çalışmak o kadar zor ki… Şimdiye kadar hep iyi, mutlu, güzel ve sevecen anlarımızı paylaştık sizinle. Şimdi canımdan canımın içi gidiyor. Şuraya sayfalarca yazsam boş, ifade edemeyeceğim bu tıkanıklığı.
Ben şimdi senin hikâyeni anlatmaya çalışsam, anlatamam ki… Çünkü biz yaşadık, insan yaşadığı şeyleri kolay anlatamaz hele benim gibi beceriksizce. Üzerimde hâlâ bembeyaz tüylerin dururken, yatağın hemen yanı öyle sessiz ve kimsesiz dururken, ben ne söyleyebilirim ki? Acıdan boğazım düğümlenmiş ve gözyaşlarım yüzümü yıkayıp, giderken (onlar da gidiyor) hangi kelimeler bana teselli olabilir ki? Üzüntümü hangi kelimelerle ifade edebilirim? Bembeyaz geldiğin dünyamda bana simsiyah elbiseler bırakarak gittin, siyah elbiselerim senin tüylerinle doluyor diye giyemiyordum, şimdi istediğim kadar siyah giyebilirim.
Hayatımda senin kadar asil bir kedi tanımadım, senin kadar asil kimseyi tanımadım, aynı bana benziyordun belki de o yüzden bunca bağlanıp, bunca sevmiştim, sen bir insanın karşısına çıkabilecek en güzel şeydin ama şimdi gittin. Seninle dip dibe oturduğumuz o soğuk kış günlerini hiç unutmayacağım, kucağımda uyuduklarını, kâbus görüp, korktuğunda, söylenerek yanıma koşuşunu, seninle ilgili hiçbir şeyi unutmayacağım. Keşke seninle gelebilmek mümkün olsaydı, sen beni bu dünyada en çok seven kişiydin, üstelik insanlardan daha çok sevgini gösterebilecek yeteneklerin vardı. Gerçek dostluğu en çok senden öğrendim, biraz olsun birlikte mutlu olabildiysek, bu saçma dünyadaki tek tesellim olacak. Beni üşümelerim, gözyaşlarım ve boğazımdaki o koca düğümle bir başıma bırakıp, gittin. Buradaki vaden dolmuş, öyle diyorlar, biliyorum bizimkisi ayrılık değil. Hiçbir ayrılıkta böyle yüreğim büsbütün yerinde durmazdı çünkü. İç çekmelerin bana geçti bir de tüylerin ve en güzel anıların miras kaldı bana. Bizim gibi nankör insan türüne bunlar çok bile. Seni hep en güzel, en pamuk, en mırıltılı hâlinle hatırlayacağım.