Bazen hayatta ince çizgiler vardır. Yaşamla ölüm arasında, saygıyla ezilmişlik arasında, cesaretle cehalet arasında, hakkını aramakla hak yemek arasında. Bu ince çizgiler belirler hayatımızın akışını. Her şey insanın içindedir. Sevgi, saygı, nefret, kibir, gurur, kıskançlık...

İnsanın kaderi tercihleridir. Yapabileceği şeylerden iyi olanlarını da seçebilir, kötü olanları da. İki yoldan birini seçen insandır, başkası değil. Kader budur; hangisi olmak istiyorsa insan, kaderi de o olur. Kötüyü seçip de " Kaderim buymuş." diyemezsin. Evet kaderin bu, ama sen seçtiğin için bu. İnce çizgiler insanı bir anda şaha kaldırıp bir anda tüm benliğini bozguna uğratabilir. Zengin olabilirsin, güçlü olabilirsin ve arkanda büyük bir kitleyle güç gösterisi yapabilirsin. Ama kibir yolunu seçersen, değiştirirse makam mevki herkes gibi seni de, küçültürsen kendini geri dönüş olmaz artık. İnsanı insan yapan karakteridir. Karakter olmazsa diğerleri de olmaz.

Bazen ince çizgiler vardır. Özgürlükle sınır tanımazlık arasında, azimle hırs arasında, gıptayla kıskançlık arasında. O ince çizgiyi korumaktan geçer karakterinin şekillenmesi. O ince çizgiyi koruyamadıktan sonra kendin olamazsın bundan böyle. Kendini olmadığın bir adam yerine koyarsın. Küstahlaşırsın. Saygısız bir güç kaplar yüreğini. Sessizce uzaklaşır haysiyetin senden ve herkesten. Bir süre sonra etrafına bakarsın, kimse kalmamış. Örnekleri çok, etrafına baksan görürsün. Tabi etrafında kimse yoksa sen de kirlenmişsindir. İnce çizgilere dikkat et, hayatını onlar belirliyor. 40 sene boyunca iyi anılırken tek bir hareket her şeyi bitirebilir. Dikkat et.