Mesele erik ağacı veya kavak ağacı olmayı seçmekti.

Rüzgar her vurduğunda erik ağacının bir dalını kırarmış, erik ağacı da her seferinde rüzgarı af edermiş, rüzgar erik ağacının da kavak ağacı gibi eğilmesini istermiş, erik ağacı bu eğilir mi sonuna kadar karşı koyar direnir.
Kimisi kavak ağacı gibidir ne kadar çok rüzgar vursa da eğilir rüzgarın estiği yöne kırılmaz bir dalı.
Kimisi de erik ağacı gibidir bilse de bir dalı kalmayacağını eğilmez karşı koyar sonun da kuruyup yok olacağını bile bile.
Kavak ne kadar büyük olsada değeri erik ağacınnın değerinin onda bir etmez, kavak ağacının gölgesi bile yoktur sonu rulo halinde bembeyaz görünse de hangi yoldan nereye gideceğini herkes bilir.
Erik ağacı yaşarken değerli faydaları olduğu gibi, kuruyup öldükten sonra daha da değerlidir, farklı boyutlarda yaşamaya devam eder. Üflemeli çalgılarda en güzel sesi verir, telli çalgılarda da öyle, çakı sapı, bıçak sapı gibi çeşitli el aletlerinde ilk tercihtir.

Erik ağacı olmayı seçersen kırılıp incinirsin, yaşarken değerini bir tek meyveni yiyenler bilse de, kuruyup öldükten sonra el aletleri ve müzik aletleri yapan ustalar değerini daha iyi bilecekler. Usta müzisyenlerin ellerinde ve nefeslerinde ölü ruhları diriltip, ruhsuzlara ruh vereirsin.
Kavak ağacı olmayı seçersen yaprağını hayvan bile yemez, ölünce ıslak yerleri silmekten başka bir işe yaramaz, sonunda .....yoluna gidersin.

Rüstem Bingöl (3)