6
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1341
Okunma

Daha önce yalnızdım.
Şimdi başka yalnızım.
Sen gelince kapıdan uğurladım yalnızlığımı.
Sensizlik, yalnızlığımın başka bir akrabasını misafir etti sadece. Anılarımızı yâd ederek ağırlıyorum onu evimde. Kahve içiyoruz beraber.
Penceredeki buğuya ilişmiş sesini siliyoruz bir ikindi vakti. Yağmuru seyrediyoruz.
Sâhi, saniyelere ne çok kıpırdayan duygu sığdırmıştık. Serseri başkaldırışlarımız vardı kadere. Derinlere kayıp düşerken ince ince sızlayan ağrılarımızı saklayışımız vardı. Karşılıklı güldüğümüzde nasıl da zeytin dalı uzatırdık hayata. Senin gülüşün beyaz bir güvercinin gagasından serpilirdi sanki yeryüzüne.
Barış gibi, az bulunanından. Az ama öz gülerdin.
Bir bavulun içine sığdırdığım onca keder, sen yanımda olduğunda tüy gibi hafiflerdi. Yormazdı beni.
Gittiğin gün bir dağ devrildi göğsümde. Gönlümün elleri titriyor, şaştım, sakarlaştım, toplayamıyorum artık kederlerimi bile. Her adımımda açılıyor bavulumun kilitleri. Çarşamba pazarına benziyorum, ulu orta, sere serpe, darma duman yayılıyorum kederlerimle sokaklara. Şefkatinde sevgi aradığım günleri hatırlıyorum. Ellerinin sıcaklığı üşümüş ellerimin içinde kaybolurdu.
Unuturdum, şah damarımda bir nehir umudun aktığını. Nabzımda evrene yayacak kadar sevgi attığını.
Daha önceden de yalnızdım.
Şimdi başka yalnızım.
Sensizlik eklenince avuçlarını kanatan bir yumruğa dönüştüm sadece. Karnımdaki kelebekler çürüyüp boş bakışlara dönüştü.
Duvarlara siniyorum geceleri yok olurcasına.
Şimdi başka yalnızım diyorum ya,
gün ağaracak biliyorum.
Karanlık kalsın şimdilik, sensizliği uğurlayana dek...
✒T.Y.