12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1069
Okunma
Türk tarihinin istismarını yapanlar, sadece ezelden Türk’e husumet
besleyen dış güçler değildir. İçimizdeki sinsi oyunların
planlayıcıları olan ve zaman zaman kaşımaktan geri kalmayan alçak
grupların birer tezgahı olarak sahnelenen oyundur.
Her buldukları boşluğu iyi değerlendiren bu grup, para
musluklarınıda ellerinde bulunduran gizli birer çete gruplarıdır.
Yunan ve Ermeni gibi tarihten gelen paranoyalarına esir
düşmüş bu milletlerin neredeyse oyuncağı olan içimizde ki bu alçak
takım, edindikleri ekonomik güç ile bir gece de hükümet kurup hükümet
devirir hale gelmiştir. İçinde bulunduğumuz bu çağın laçkalaşmış
düzeninde yoğrulan, yüce Türk Milleti, ekonomik sıkıntıların
getirdiği ızdıraptan olsa gerek üzerinde sinsice planlar yapan bu
karanlık yüzlüleri maalesef tanıyamıyor; dost kim düşman kimdir
seçemez hale geliyor.
Toplum bilinci ve Türk töresi inancından bilerek uzaklaştırılan Türk Milleti kendi çaresizliğine terk edilmiş gibi görünüyor.
Çağın bu kaosu içinde önünü görmekten aciz millet başka topluluklarin alışkanlıklarını kültür edinir hale geliyor.
Millet olma bilincine varamamış içimizdeki hain takımı, medeniyet
diye dayattığı Batı kapısında Türk’ü esir almak istiyor. Tarihin sayfalarında savaş meydanlarında yapamadıklarını bu Milleti cahil ve
yoksul bırakarak "biz Türk’ler biz şey başaramayız" noktasına getirmek istiyor.
Bütün amaçları bu değil mi?
Özünden kopmuş bir Milletin kendisini ne tarif etmesi mümkündür,
nede başka milletlerin arasından sıyrılıp yükselmesi.
Türk töresi geleneğinin çoktan unutulduğu,Türk’ü Türk yapan ögelerin çoktan
sarsıldığı gerçeği ortadadır. Bunu bilen dışarda düşman içerde hain
grup Türk’ün iradesine çoktan engeller koymuştur.
Rum Ortodoks kiliseleri bugün Batı’ya kadar uzanan Türk düşmanlığı
fikrini yayan en büyük gruptur. Osmanlı egemenliği altında yaşamış
olmalarının verdiği kompleks ile Türk’leri aşağılama ve küçük düşürme
politikalarını asırlardır sürdüren Yunan’lılar bu çirkin oyunlarında başarılı olmuşlardır.
Bu gün 1915 olayları diye dillendirilen söz de katliamın
çığırtkanlığını yapan Ermeni’lerin yalanlarını bir dönem Ermeni’leri
kullanan Rus’lar ve İngiliz’ler de çok iyi bilmektedir.
İnanç ekseninde buluşan bu Milletler Türk’ün geçmişte Batı kapısına
kadar gelmiş olmalarını içlerine hala sindiremiyor görünüyorlar.
Kaldı ki İngiliz ve Rus kaynaklarında gerçek magdurların Türk’ler olduğu ortada iken, bu pis oyunların tezgahlayıcıları kendileri olduğundan açıklamak şöyle dursun, Ermeni
yalanlarına çanak tutmaya devam etmektedirler.
Müziği, yemeği, folklorik kültürleri, davranışları, duygusallıkları
bize çok benzeyen samimi masum yunan’lılar da bu oyuna yıllarca alet
olmuş, militan Ortodoks’ların bitmeyen Türk düşmanlığına katılmışlardır.
Türk’ün insancıl ve kin beslemez meziyetini bilen bu alçak hain gruplar, Türk’ün unutkanlık hastalığını iyi bildiğinden var gücüyle geçmişten bugüne kudurmuş köpek gibi salyalarını akıtabiliyorlar.
Ya Türkiye?
Yine sistem, yine sistem ve onun bitmeyen zaafları, yüce Türk
Milletine yapması gerektiğini, bir türlü anlatamıyor ve devlet
eliyle Türk’ü dünya Milletleri gözünde alaşağı eden düşmana karşı
kendini ve kendi doğrularını anlatamadığı gibi anlatanlarıda susturuyor.
Peşin hükümlü ecnebi kafası tarihin geçmiş sayfalarında gurur ararken, tarihi gurur ve şeref dolu bir millete bu sistem SUS! diyor.
Sistemin kendisi kompleks yuvası olmuşken Yüce Türk Milletine söz
söylemek pek evla gelmiyor.
Dünya’ya Türk’ün imajını rencide eden Yunan kafası, Yunan kültürüne
sempati ile bakan Batı’ya sırtını dayayarak Fenerbahçe yollarında en
büyük nifak-ı dikmek istiyor.
Kendi töresini hiç etmiş, ecdadın mirasına sırt dönmüş, büyük Atatürk
ten sonra cumhuriyeti bile değiştirmiş kafalar; AB kapısında
oynaşmanın verdiği onursuz politikalar ile bütün tezgahlanan oyunlara eyvallah çekiyor.
Neredeyse devlet politikası haline gelmiş
Yunan Milliyetçiliği kadar olamayanlar, Türk töresine sahip
çıkanları azarlıyor, içindeki devşirmelerin yardımıyla dizginlemeye
kalkıyor. ABD den icazet alınmadan paşa olunamayan bir ülke haline
getirilen bu güzelim cennet ülke de onursuzluk adına herşey sergileniyor.
Paşalar sultasında demokrasiler sekteye uğratılıyor, Türk töresine sahip çıkanların seceresi okunmuyor, 30
bin can almış eli kanlı terör yuvası bir türlü dağıtılamıyor
ve "elimizde yetki yok" diyerek Millete dert yakınır hale geliyor.
Yüce Türk Milletinin bağrından çıkan Mehmetciğin şehit edilmesi
neredeyse olağan bir durum halini alıyor.
Tarih boyu Türk’e kefen biçmeye çalışan ecnebilerin kahpece ve sinsice uygulamaya koydukları oyunlar ya çözülemiyor, yada görmezlikten geliniyor.
Büyük Türk Atatürk’ün "Ne mutlu Türküm diyene" sözünü bile
algılamaktan uzak kafalar, mezarında büyük Türk’ün kemiklerini, yüce
Türk Milletinin de vijdanlarını sızlatıyor.
Batının önyargıları ve paranoyaları Tarihinden bihaber yaşayan Türk
Milletini rencide ediyor.
İçimizdeki Yunan kafalı devşirme zihniyetler bir başka intikam alıyor bu Milletten.
Kaldı ki Türk korkusu ecnebi Batı’nın ruhlarına işleyen şizofrenik bir vakadır.
Teşhisi imkansız olduğu gibi tedaviside mümkün değildir.
Fakat ne yazik ki 300 yıl öncesinden tuvalet nedir bilmeyen Batı,
temizlik anlayışını Türk’lerden öğrenirken, geri bırakılmış Türk’lere
bugün şapkayı ve parfümü icad eden Fransa eliyle kendi banyo ve
klozet takımlarını satar haline geliyor.
Batı kapısında neredeyse medeniyet dilenen bir ülkenin elbette
uğrayacağı akıbet bundan farklı olamazdı. Kaldı ki kendi kültür ve tarihine yabancı kalmak ise en yıkıcı darbe bizlere.
Bunu başaranlar ve başartanlar Türk kisvesine bürünmüş Türk
düşmanından başka birileri olamazlar. Batı kapısında aş ve iş için
gitmiş gariban Türk ise horlanıyor, itiliyor, aşağılanıyor kimin umurunda?
Büyük Atatürk’ün Batı’ya ve zihniyetine bakışını bildikleri halde birileri
tınmıyor, görmezlikten geliyor. Çünkü zirveler ve sözüm ona aydınlar
devşirmelerin cirit attığı mekanlar haline çoktan gelmiş.
Türkiye de Türk’ler bu yüzden hor görülüyor: Bu yüzden iki yakaları bir araya
gelmiyor. Osmanlının sıra sıra gemilerle zulümler altından kurtarıp
getirerek İstanbul’un en güzel yerlerini tahsis ettiği Yahudi
çocuklarının, bilmem ne sabetaist kökenli yahudi dönmelerinin bu
ülkede söz sahibi olmasından kaynaklanan gizli eller, sistemi avucunun içinde tutuyor.
Bu gün bir çok medyanın köşelerini kapmış kaç yahudi olduğunu saymak
için parmaklarım kafi gelmiyor. Sizler isimlerini bir hatırlayınız,
her yazılarında ve kelamlarında bu Millete nasıl saldırdıklarını göreceksiniz.
Kaldı ki geçmişin acılarını ve komplekslerini içinde barındıran
Yunan ve Ermeni’den çok içimizdeki devşirmelerin bizi nasıl sekteye uğrattığını göreceksiniz.
Bu ülkenin ekonomisini ellerinde bulunduranlar kimler? iyi düşününüz.
Güç onların ellerinde.
Adı Türkiye olan bir ülkede Türk’ten başka herkes konuşur haldedir bugün.
Fakat çirkef ve hokkabaz bu çağın döneceği günlerde çok yakındır.
Oğuz soyunun evlatlarının atası Bilge Kağanın sözlerine kulak
vereceği günler çok yakındır.
Türk korkusu içinde kin güdenler ve içimizdeki satılmışlar oldukca
bizler yeniden kendi külünde ateş bulmaya gayret edeceğiz.
Bu güzel ülkenin kurucusu büyük Türk’ün sözleriyle veda ediyorum. Çünkü en güzel sözü o söylüyor. Allah’a emanetsiniz.
...........................
K.Kurultay
Efendiler,
Avrupa`nın bütün ilerlemesine yükselmesine ve medenileşmesine
karşılık, Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlana durmuştur.
Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa`dan nasihat almak,
bütün işleri Avrupa`nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri
Avrupa`dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatiyle, ecnebilerin planlarıyla yükseltilebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir"
6 Mart 1922, Büyük Millet Meclisi