3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1028
Okunma

Elinde küçük siyah deri bir çanta, üzerinde kot pantolon ve üstüne tam oturmuş mavi çizgili beyaz bir gömlek, boynunda da puantiyeli bir flar vardı. Koşarak üst geçidi geçti, metrobüsü beklemeye başladı.
Heyecandan bir sağa bir sola yürüyordu. Beklediği metrobüs bir türlü gelmek bilmiyordu, daha 45 dakikalık yolu vardı. Sonunda metrobüse bindi, oturdu, derin bir soluk aldı. Kırk beş dakika sonra onu görecekti, pencereden dışarıya bakarak kendi kendine gülümsedi. Tam onu göreceği anın hayalini kurarken o aradı. Nerede olduğunu sordu. Telefonda sohbete daldılar, iyi ki telefonu kapatmamıştı yoksa yol bitmek bilmeyecekti. Son durakta inecekti, son durakta telefonu kapattılar ve metrobüsten indi. O, yolun karşısında bekliyordu, yüreği ağzındaydı, heyecandan sendeler gibi oldu, sonra toparladı, çantasından parfüm çıkarıp boynuna sıktı, üst geçitten geçerken karşıda arabasını gördü, karnında bir sıcaklık hissetti az sonra ona sarılacak kokusunu içine çekecekti. Arabaya doğru yöneldiğinde o, arabadan inmişti, özlemle kucaklaştılar…
Arabaya binip köye doğru yola çıktılar, önce sessizlik oldu ikisi de ne konuşacaklarını bilemiyorlardı. O, ‘’Ben seni beklerken çok heyecanlandım’’ dedi. Kadın sadece, ‘’ben de’’ diyebildi. Birkaç saatliğine de olsa kavuşmuştu ona…