Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
O qué
O qué

Helezon

Yorum

Helezon

6

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

1857

Okunma

Helezon



İçeri girerken, Remziye Hanım Zehra’yı kapıda uzun uzun süzdü. Bu birini tanımak istemekten çok bir kusur bulmaya çalışmak bakışıydı. Sonra Emre’ye sarıldı sanki zeytinyağı lekesi gibi yayılan, genişleyen,  üzerinden çıkmayan bir kucaklayışla. İnsanüstü bu kucaklaşma bitince  Zehra elini uzattı Remziye Hanım’a:"Merhaba Zehra ben."dedi.
 
Remziye Hanım:
"Memnun oldum." dedi. Fakat bakışları hiç de memnuniyet hisseden bir kadının bakışı değildi. Akşamın sıkıntılı geçeceği hissediliyordu. Bol çekmeli-çekiştirmeli, iğneli-imalı...
 
Birlikte salona geçtiler. Büyük ve fazlaca karışık döşenmiş bir salondu. Alafranga ve alaturka arasında bol gelgitlerle doluydu. Konsolun üzerinde devasa şıkır şıkır gold şamdanlar, arkasında aynı büyüklükte ayna, modern ekru koltuk takımı, onunla farkı dünyalardan gelmiş klasik desenli ipek halı, ordada yine büyük bir orta sehba ve üzerinde vazo içi yapay büyük, sarı-krem top top sardunyalarla dolu. Yine köşelerde neredeyse yarım insan boyundan büyük vazolar. Cıyak cıyak gösteriş çığıran.
 
Remziye Hanım kendince özenle  döşediği salonunda yerleştirme işini de yine aynı özenle yapıp Zehra’ya oturması gereken yeri gösterdi.
 
Aitlik hissi... Hepimizin delice aradığı fakat az bulabildiği o his. Onun dışındaki hisler değişebilirdi, eksilip yok olabilirdi. Ama ne yazık ki değiştirilemez tek his aitlik hissiydi. Ondandı çok geçmişte dinlediğimiz eski bir şarkıyı  tekrar dinlemek isteyişimiz, eski bir şehre tekrar gitme arzumuz. İşte o his bu salonda olmayan tek histi.
 
Remziye Hanım dünyada süper güç  bir devletin başkanı edası ile söze başladı:
"Emre bizim için her şeydir. Bizim ana oğul ilişkimiz kimseninkine benzemez." Giderek daha da azalan aidiyetsizlik  odayı sardı. Bazılarını dinleyebilmenin tek yolu sağır olmaktan geçerdi. Ama dinlenmese de dinliyormuş gibi görünmek zahmetine kaltanılabilirdi. Birilerinin varlığının, birilerinin varlığına borcu gibi düşünerek belki bu pek tabi başarılabilirdi. Bu konuda gayet tecrübeli ve yetenekliydi Zehra. İyi dinlemiş görünmenin tüm kurallarını bilirdi. Anlatıcının göz bebeğini kendi göz bebeği ile hedef alıp on ikiden vururdu. Arada, ağır çekim kafa sallayıp gülümser, varsa bahsedilen şeye ya da kişiye  bir göz devirirdi. İşte bunlar yapıldığında, konuşan, mükellef dinlenilmişliğin zevkini en uçta yaşarken, o kendi dünyasında istediğince hürriyetini ilan edebilirdi. Fakat bunu bozabilecek şeyler vardı. Mesela ansızın gelen çakal bir soru. O nedendir ki olay mahalınden çok da uzaklaşmamak gerekirdi.
 
Zehra Remziye Hanım’ın adeta kilometrelerce derin bir sis tabakası delerek birden duraksadığını fark etti. Bir soru sorulmuş olmalıydı. Yine ucunu kaçırmıştı dinlememenin.Emre’ye bakıp kopya almak istedi. Suskundu Emre, ancak ölenler böyle susabilir, böyle kaskatı kesilebilirdi.
 
İşte böyle bir anda düdükler öter, çanlar çalaryani kıyamet kopardı.
 
Onun için "Burada değil!" derlerdi. "Burada değil!"
Ama bu belkemiğinde tatlı bir ürperme yaşatan yokluğu yaşamak, vazgeçilmezdi. Hem neden burada olmamanız onlarda bir çeşit hakaret vasitası olurdu ki.Ne tuhaf.
 
Böyle bir anda mecburen:"Pardon duyamadım!?" denirdi, öncesinde söylenen her ne varsa onları kazıyan, ince, sivri insana bulantı verecek kadar dikkatli bir sesle.  Bu sırada bir gramofon plak manasızca parçalanırdı. Ve soruyu soran, çenesi dağılmış gibi tekrar ederdi soruyu.
 
"Anneniz öğretmendi değil mi?" diye tekrar etti Remziye Hanım. Zehra gülümsedi. İşte bir "Ben her şeyi bilirim sorusu" diye düşündü.
 
"Evet" dedi uysalca Remziye Hanım’ın tombul yanaklarına ve yolunmuş kaşlarına dalarak.
"Babanızla ayrılmışlar" diye devam etti yüzünü ekşiterek. "Evet" deyiverdi masanın üstündeki büyük meyveliğe ve içindeki mermerden dekor meyvelere bakarak. Kendini yine mütalâasına müracaat edilen bir şahit gibi dinleniyor hissetti. Hiç bir an ağırlık merkezi olunmayacak bir davada hem de.
 
"İyi olmamış..." dedi sadece Remziye Hanım. Ama ses tonu ve bakışıyla çok daha fazlasını söylemişti. Çünkü istenilirse anadilde söylenen sözlerin o müphem kalan ucu bambaşka anlamlara gelebilirdi. Bir anlam ufak tefek dokunmalarla bambaşka yönlere kaydırılabilirdi. İnsan her ne kadar aynı anadilde konuşup birbirini anlamamadan şikayet etse de bilirdi ki bir anlam milyon kez cilalanarak farklı imalara sebebiyet verebilirdi.Fakat o bunun pek tabi farkında olsa da yine ustalıklı bir biçimde reddiyle "Anlaşılamadım" diyebilirdi.
 
Bir de bunu reddetmeyenler vardı. Anlamamış görünmeyi beceremeyenler. Bir nezaketsizliği karnının ortasında yüz seksen devir dönen bir bıçak gibi hissedenler. İşte bu durgun bir maviyi kökünden söküp atabilirdi. Yerine hırçın, anlamsız ve gereksiz bir karışıklık bırakabilirdi .
 
Bazı cümlenin içindeki buram buram gizlenmiş eziklikler. Bir ucu iğrenmeye bağlanan  garip  cümleler.Kasıtlı acıtmalar sizin tüm hassasiyetinize rağmen. İşte o zaman yolunda gidiyor gibi görünen her şey devrilir, büyük felaketlere dönüşürdü.
 
Zehra kalktı. Koltukta memnun ve emin oturan Remziye Hanım’a:
 
"Salonunuz kaşlarınıza benziyor." dedi. Kadın anlamamış, şaşkın bir hal ile Emre’ye baktı.
"Pahalı onca şey beraber ucuzlaşmış, zevksizliğin bol bol zikzaklarını çizmiş, aynı kaşlarınız gibi" dedi.
 
Kadın gözleri kısık  şaşkın bir ifade ile önce Zehra’ya sonra Emre’ye baktı.
 
 Emre şaşkınlığı derhal atıp garip bir ses tonuyla "Zehra ne demek şimdi bu?" dedi. Ve daha sonrakileri duyulmayacak şekilde mırıldandı adeta izini karıştırmak ister gibi.
 
O ise geldiği yolu takip ederek sessiz sedasız  çıktı o ait olmadığı evden.
 
O qué.

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Helezon Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Helezon yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Helezon yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
hena
hena, @hena
24.3.2018 22:06:11

Betimlemelere ve ruh tahlillerine hayran kaldım Q qeu..

Yazıdaki bir bölümü okurken ne geldi aklıma biliyor musun,bazı evlerdeki nesneler, özellikle zorunlu diyaloglarda ne çok işe yarar değil mi?
Adeta bir kurtarıcıdır.
Hatta bazıları sırf bunun için yaratılmış gibi gelir bana.

Sevgiyle Q que.

yasarkarcioglu
yasarkarcioglu, @yasarkarcioglu
24.3.2018 19:06:54
çok iyi ve etkileyici idi!
maziperest
maziperest, @maziperest
24.3.2018 18:34:31
eriyen ne ki bu ırmaklar var; yeryüzünün gözleri mi doldu yoksa ? yoksa sardunyaların saltanatında savaş ile barıştan başka çocuğum mu var ?
-küçük iskender
elinize sağlık...
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
24.3.2018 17:33:25
Sorunun temeli çok fazla aidiyet duygusundan kaynaklanıyor. ( anne -oğul)
Canım.
O qué
O qué, @o-qu
24.3.2018 10:03:54
Çok pardon :D

O qué tarafından 3/24/2018 10:04:00 AM zamanında düzenlenmiştir.
Etkili Yorum
Bahar Batıl
Bahar Batıl, @baharbatil
24.3.2018 09:58:18
hele ki o kapıyı çarpmadan çıkması yok mu! sanırım en çok ta o koymuştur yoluk kaşlı anne ve varlığı ile bile yer kaplamayan o oda ve dünya üzerinde ki oğul için..
iç sesin dış tasvirlerle, duyguyu merkez yaparaktan anlatımı olağanüstüydü..sanırım odada ki en sevimli şey sardunyalardı. onların da yerleşim düzeninde bir çarpıklık yoktuysa tabii..

şahanesin sevgili O gué..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL