2
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1110
Okunma

Kuran-ı en iyi yorumlamış Elmalı Hamdi Yazır der ki;
"Cildimiz, ince ve kadife gibi bir deriyle kaplıdır. Eğer ki, o cildi bir bıçakla keser, deşersek altından damarlar, kan ve hoş olmayan kötü bir görüntü çıkar. İşte Kuran da aynı cildimiz gibi mükemmeldir. Onu olduğu gibi kabul etmek, bütünlüğü bozup açıp deşmemek lazımdır."
Marşımızı da aynen olduğu gibi kabul etmişiz biz.
Çünkü:
İstiklal Marşımız Türk Ulusunun kanlı tarihini, tam bağımsızlığını, küllerinden yaratılmış bir vatanın kutsallığını, atalarımıza, şehitlerimize ve bayrağımıza sonsuz saygımızı açık ve net ifade eder. Şah damarımızdaki basıncı arttırır. Milli duygumuzu şahlandırır.
Örnek vermek gerekirse marşımızın 3.kıtasında 7 düvelin sırtını kündeye getirmiş bir Türkün onurlu duruşuna bakar mısınız?
" Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım./Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım."
Okudukça tüylerim diken diken oluyor.
Ve ağlayarak marşımızın en sevdiğim kıtasını ister istemez dudaklarımdan taşırıyorum.
" Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı./Düşün altında binlerce kefensiz yatanı./ Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı./ Verme dünyaları, alsan da bu cennet vatanı."
Kirpiklerim ağırlaştı. Yüreğim sızladı. Düşüncem bulandı. "Yarabbi hangi ülke değiştirdi marşını? Var mı böyle bir ulus yeryüzünde?"
Sorularım volkandan fışkıran lavlar gibiydi. Yanıt bulmakta zorlanan aklımı mantığa davet edip teskin etmek imkansızdı. İşte ben tam böylesi bir ruh bulanıklığı içindeyken, yıllar öncesi okumuş olduğum bir gazete sayfasında bulmuştum Türkün onurlu duruşunu:
"Sanayi ve makine kimyada ilerlemiş Almanya’ya Y.Lisans için okumaya gönderilen 6 Türk makine mühendisinin yaşamış olduğu gerçek bir hikayedir. 6 mühendisin Almanya’daki eğitimleri sonunda tamamlanır. Sıra diplomalarını alacakları o gün gelir.
Tören alanında dünyanın her ülkesinden gelmiş insanlar toplanmıştır. Alman, Çinli, İngiliz, Afrika, Asya, Avrupa’dan öğrenciler tek tek kürsüye çıkarlar. Her öğrencinin ülkesinin marşı çalar ve halk ayakta dinler.
Sıra 6 Türk mühendise gelir. Lakin henüz yeni kurulmuş bir devletin marşı yoktur. Ne okusunlar ne çalınsın? Aralarında anlaşırlar: Bir Karadeniz türküsünü doğru dürüst ve notalı okuyabileceklerine aralarında karar verirler. O gün 6 Türk mühendis "Hamsi koydum tavaya," adlı türküyü mükemmel okurlar. Halk çılgınca onları ""bir daha bir daha," diye alkışlar.
O an ne müthiş bir andır! İkinci kez okurlar. Yine alkış ve aynı coşku sarmıştır tören alanını.
İşte o yıl, dünyanın gözü önünde 6 Türk Mühendisi Türk olmanın onurunu korumuştur, "Bizim marşımız yok ki," dememiştir. Küllerinden yarattıkları vatanlarının onurunu gururla taşımışlardır.
Bugün hala gözlerim yaşararak anımsadığım 98 yıl öncesi tarihin o altın sayfasını, sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyumsuyorum.
Ve diyorum ki;
" Yazıktır incitme atanı!"
Emine Pişiren