İki dağ arasında bir alev, orada sır tutar birkaç ev. Evlerde analar ve çocuklar ağlayan, ya açlıktan ya korkudan. Ne ahır ne de ekili alan, geriye kalan sadece 4 hayvan. Kessen etsiz, binsen güçsüz. Birçok baş vardır aş arayan. Evlerde yok duman. İşte bu alevden bir kıvılcım çıkar, bir adam. Bağırır:
"İnan, düşman olsa da yaman, sönmez bu vatan. Elbet ağaracaktır tan.
Bir köylü çıkar, bağırır:
"Pek çok vaat duyduk hayat alan. Biz ki vaatlere değil refaha aç. Biz kaç kişiyiz ki düşman kaçsın. Çocuklarıma yetmedi kefen, peki neden. Eğer uğrunaysa vatan, döktük yeteri kadar kan.
Adamdan bir itiraz:
"Yeter bu kadar keder. Ağlasan ne eder. Er de düşünseydi senin gibi eğer, burada olmayacakmışız meğer. Korkuyorsan şayet önemli olan niyet. Güçlü değildir adalet. Adalet haktır. Hakk’ ın huzurunda vicdan azabı duymamaktır!
İtiraza başka bir köylüden başka bir itiraz:
Savaşla gelmez adalet. Yoruldu bu millet. Savaş savaş doğuruyorsa o savaş ne zaman bitecek? Adalet ne zaman gelecek?
"Sanırım bir şeyi yanlış anladınız. Gerçek adalet, getirmez esaret. Var oldukça bu işgal, var olamayacak istiklal. Eğer buysa ahval, bize yok istikbal.
Köy susar, herkes dinlemektedir. Yaşlısı da genci de, erkeği de kadını da hepsi ama hepsi dinlemektedir. Adam gülümser ve devam eder.
" Ey Türk halkı. Bilirim, nice engellerden ve bu talihsiz kaderden yıllardır muzdariptiniz. Genç yaştakiler kanıyla, yaşı geçmişler göz yaşlarıyla bu toprağı suladı ancak müjdelerim ki kırmızı ve beyaz, toprağımızda bir filiz yeşertmiştir. Bu filizin ipek gibi yaprakları, demirden dimdik bir gövdesi vardır. Kökleri tarinin en dibine, başı yıldızlarla ay arasına kadar uzanmaktadır. Adı da bayraktır. Gölgesine sığınanları geleceğin yakıcı güneşinden koruyacaktır. Siz onu bırakana kadar o da sizi bırakmayacaktır. İşte uğruna savaştığınız şey budur. Savaşımız hiçbir zaman azınlıklara yahut hükümete karşı olmamıştır. Uzun zamandır, arkamızdan her planı şer kokan emperyalist devletlere karşıdır. Umuyorum ki Türk milleti de bunun farkında olduğu sürece ne yapsalar beyhude olacaktır. Medeniyet ve meşrutiyet sadece bir mazarettir. İlelebet payidar kalacaksak şayet ilelebet gayret sarf etmeliyiz. İlan ederim, düşmana karşı atılan her kurşun kurtuluşun ilanı olacaktır. Hürriyetin kokusu Hasan Tahsin gibilerde saklıdır.
Şimdi tekrar sorarım, kurtuluşa var mısınız yok musun, yarın var olacak mısınız? Daha doğrusu bu diyar var olacak mı? İşte bu size bağlı."
Karşısında duran gözlere bakar. Artık her gözde bir alev yanmaktadır. Sadece bir kıvılcım bin alev yakmıştır.
Köylü son kez sorar:
"İyi de, siz kimsiniz?"
Adam gülümser ve cevaplar:
Benim adım veya sanım yoktur. Ben ne kahraman ne de liderim, sadece vatanperver bir hatibim.

Not:Evet Mustafa Kemal Paşa ve Hasan Tahsin gibi liderler olmasa bu savaş kazanılamayacaktı ama sakın cehaletin oyununa gelmeyiniz, her oyunda olduğu gibi bu oyunun da perde arkası kahramanları vardır.