Ormandan kesilen odunlar eşeklere yüklendi. Yola dizildiler. Adamsa arkada kalan eşeğe değneğiyle vuruyor ki hızlansın. Önde giden iki eşek konuşuyor. Arkadan değneğin sesini duyunca biri ötekine soruyor:
- Arkadan gelen o ses ne ki?
- Komşu köyde düğün oluyor; davulun sesi.
Derken az sonra adam sopayı öndekinin kulağının dibine indirince:
- İşte şimdi bizim kapıya da geldi.

Not: benim anladığım; hani uzaktan davulun sesi hoş gelir derler ya; bir sorun, bir acı başkasında bize başka yansır ama bizde başka. ‘ataeş düştüğü yeri yakar.
…….

Irmağın karşı trafındaki kazların yumurtaları beyazmış. Beri tarafta da bir kaz varmış ve siyah yumurtluyormuş. Bu yüzden annesinden devamlı azar işitiyormuş. O da diyormuş ki:
- Bende karşıda olsam beyaz yumurtlarım…
Böyle durmadanbahaneler üretiyormuş. Karşı taraf deyip duruyormuş.
Derken birgün uçarak karşı tarafa geçmiş. Ama ne fayda yumurta yine siyah. Süklüm püklüm annesinin yanına döndü.
Annesi:
- Sende bu popo olduğu müddetçe o taraftada bu taraftada siyah yumurtlarsın.

Not: Şimdi bazı çocukların bahaneleri aklıma geldi. Hani derlerya; ‘kursa gitmeliyim, cep telefonum yok, bilgisayarım olsa başaracağım, şunum olsa, bunum olsa vb. bahane çok. Ama bakıyorsun dağ başındaki çoban sınavlarda rekor kırıyor…
…..
Baştan sağma iş yaptığım zaman da babam; ‘tosunlara öküzlere’ derdi. Yani yaptığın işin ne olduğu belli değil.

Allah rahmet eylesin.

Selahattin Cansız