4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1087
Okunma
Bu bir makale değil, kısa bir serzeniş...
Önünde kayık kadar Karadeniz pidesiyle İlhan abi.
Masasında sakız gibi künefe ile Emine hanım.
Ziraat Türkiye Kupası büyüklüğündeki fincanla Türk kahvesi içen Selin.(Türk Kahvesi lan bu, üç yudumdur)
’Annemi hastaneye kaldırdık :(’ notuyla 50’lik Nurcan. (Ki böyle bir durumda paylaşım yapmayı düşünmek, ruhtan sıyrılmayı aklı Venedik’e göndermeyi gerektirir.
Yeni yatak odalarıyla Edi ile Büdü! v.s.
Bütün bunlara alıştık, zaman bu zaman. Ama alışamadığım ve bunca zırvalığa rağmen kabul edemediğim bir durum var... Hac veya umrede çarşaf çarşaf çekindikleri fotoğrafları gözümüze gözümüze sokan hacılar. Bunu bir yere koyamıyorum. Çünkü bu, Maraş dondurmasına dil atarken fotoğraf çektiren Emel’den çok farklı bir durum.
Bunu yapanlar da ibadetin artistliği olmaz kuralını dilinden düşürmeyenler.
Namaz kılarken fotoğraf çektirip profil resmi yapmıyorsan, ’iftara 15 dakika kala fersiz gözlerim’ diyerek
fotoğraflamıyorsan veya ’fukara komşuma zekat verirken ben’ demiyorsan; hac veya umre ibadetinde de aynı duyarlılığı ve erdemi göstermek zorundasın.
Ama nedendir bilinmez, hac görevi bir ibadet değil de, turistik bir geziymiş gibi algılanıyor. Aslında tam da böyle ama bu ayrı bir konu.
Kabe’nin önünde eşinle beyazlar içinde el ele sırıtırken ne demek istiyorsun aşırı müslim kardeşim? Efendice ibadetini yapıp gelsen, bizim haberimiz bile olmasa; konu komşuya nispet olsun diye değil de, Allah’ın emri olduğu için gitmiş olsan Kabe mi yıkılır?
Kişinin namazı bizi nasıl aldatmamalıysa, haccı da aldatamaz.
Sosyal paylaşım sitelerinde arkada Kabe fonu, beyazlar içinde sırıtan, omzundan çapraz astığı çantasıyla nerede bir sakallı görsem kusasım geliyor.
Bir elinde hurma, bir elinde zemzem Allah kitap harmanlaması yapan bir kadın görsem tiksinti duyuyorum.
’Zamanında gidemediiik, zamanında gidemediiik.’ (Kolpaçino, 2009)