Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
O qué
O qué

Pupa Tecavüzü

Yorum

Pupa Tecavüzü

8

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

2734

Okunma

Okuduğunuz yazı 15.2.2018 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Pupa Tecavüzü

Asırlardan bu yana insanın hiç durmadan yaptığı şeydi ‘aramak’. Sanki Tanrı insan zihnini uçsuz bir labirentte terk edip “hadi ” demişti. Bundan sonra dört bucak bir arayış başlamıştı. Kimi kendi büyük ve sonsuz arayışında aradığı hiçbir şeyi bulamamış, kaybolmuştu. Kendini düştüğü çukurun kuytularından bulup çıkarmaktı artık gayreti. Kimi kendince bir şeyler bulmuş ama bulduklarından tatmin olamamış, onları inkar etmiş, başka bir arayışa koyulmuştu. Kimi ise bulduklarına inanıp, onların ışığında yeni şeyler bulması gerektiği için yine sonsuz bir arayışı seçmişti. Hangisi olursan ol mütemadiyen bir arayışın kaçarı yoktu.

Ekin için de böyleydi. Kendini , aşkı, evreni arayıp duruyordu hep. Pencere önünde ölmüş küçük bir kelebeğe takılı kalmıştı gözleri. Ölüm onda dahi anlaşılmayan bir lisandı. Ölürken acı çekmiş midir acaba diye düşündü. Sinir sistemi olan her canlıya acı çekmek bir hediyeydi. Yahya ile kelebek hakkındaki sohbetleri geldi aklına. Ekin kelebeği şu ceberut evrene nazaran, zayıf, zarif ve masum gördüğünü söylemişti. Yahya ise tek kaşını kaldırıp her zamanki bedbin tavrıyla kelebeklerin renklerine göre zehirlilerinin olduğundan, tırtıl döneminde kardeşlerini yiyen kanibal olan cinslerinden, yedikleri iğrenç şeylerden, kandırdıkları karıncalardan ve daha bu ilk anlattıklarını son derece sıradan kalmasına neden olan; pupa tecavüzünden ve bunun tüm çirkin ayrıntılarından. Oysa Ekin kelebeğin koza ve değişim öyküsünün hep çok tasavvufi olduğuna inanırdı. Büyük bir yanılsama. İnanmak yine bir gerçekle katledilmişti.

Saate bakınca geciktiğini fark etti. Elindeki fincanı tezgaha bırakıp giyinmek için yatak odasına geçti. Ekin orta boylu, ince bir kadındı. Koyu, uzun saçlı ve geniş alınlıydı. Dolaptan siyah kadife bir elbise çıkardı. Kabanını giyerken telefonu çaldı. Arayan Yahya idi. Aşağıda bekliyordu, hızlıca saçlarını kabanın içinden çıkarıp aşağı indi.

Hastaneye geldiklerinde sessizliği Yahya bozdu. “Sohbetinize de doyum olmuyor beyaz önlüklü köle” dedi. Dikiz aynasından Ekin’e bakarak “ Suat Hocanın bize çömezken dediğini hatırlıyor musun? Canlılar; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve onların altında asistanlar ha bir de intern’ler var ama onlar canlı formu bile sayılmazlar, geçen ben de aynısını bizim çömezlere dedim”. Ekin hiç duymamış gibi sadece “hadi gecikiyoruz” demekle yetindi.

Birlikte Suat Hocanın odasına doğru yürüdüler. İçeri girdiklerinde Suat hocayı yine darmadağınık bir masada bir şeyler okurken buldular.

“Hah, geldiniz mi çocuklar? Sizden mailde de bahsettiğim gibi bazı laboratuvar deneylerini yeniden yapmanızı istiyorum”

Ekin tereddütle “Hocam bir gelişme var mı? Bunun ne olduğunu ya da nedenine dair yeni fikirleri olan var mı? dedi.

Suat Hocanın tuhaf bir el tiki vardı. Sol elini bir şeyi işaret eder gibi yapıp iki kez dışarı doğru hızla hareket ettirirdi. Heyecanlanınca bu istemsiz olarak tekrarlanırdı. Ve bu adam bilme tutkuyla bağlıydı. O bu hareketi en çok ders anlatırken yapardı. Onu izlerken onun bir bilim adamından çok, bir deli olduğunu düşünebiliyordunuz.

“Hayır, Ekincim yok. Aynı şeyler, bildiğimiz. Hamilelikte ikincil dönemde fetüs annenin bağışıklık sistemini çökeltip, küçük bir enfeksiyonla bile hayatını kaybetmesine sebebiyet veriyor. Bütün hastalarda aynı semptomları izliyoruz. Yaptığımız hiçbir müdahale bağışıklığı güçlendiremiyor. İkincil trimester dönemde başlayan bu semptomlar hep hem annenin hem de fetüsün ölümü ile son buluyor.”

Odadan çıkarken Ekin Yayha’ya bu neden oluyor der gibi baktı. Yahya kaşlarını kaldırıp yüzünü iki yana sallarken “Bilmiyorum” diye mırıldandı.

“Belki evren dünyayı bu denli müsrifçe kullanan insandan intikam alıyordur” dedi Ekin. Yahya tam bir şey diyecekken vazgeçti, başını onaylar gibi salladı.



....

Yere çöktü. Dizlerini kendine doğru çekip, eliyle alnını tuttu. Dışardan gelen ayak seslerini duyunca kalktı. Elleriyle gözaltlarını silip kapıya doğru ilerledi.

“Ekin burada mısın?" derken kapıyı araladı Yahya. Ağladığını fark edince ne diyeceğini bilemedi. Böyledir bazı adamlar. Birinin ağlamasını görmek duymak etinden et çekilir gibi acıtır onları.

“Yapma bunu Ekin bu senin suçun değil, kimsenin hiç kimsenin suçu değil biliyorsun.”

Ekin kafasını iki yana sallayarak yüzünü Yahya’nın göğsüne bastı.

Yahya Ekin’i omzundan tutup çekti. “Bulacağız er ya da bulacağız biz başaramazsak bir başkası bulacak emin ol bunun nedenini araştıran bir sürü ülke ve bilim insanından biri muhakkak bulacak. Ve o zaman artık ne bir anneyi ne de bebeğini kaybedeceğiz” dedi.

O qué.

Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Pupa tecavüzü Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Pupa tecavüzü yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Pupa Tecavüzü yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
16.2.2018 13:23:26
Çok zekice bir tasarımla öyküye dönüşmüş bilimseller...

Sevgilerimle...
Bahar Batıl
Bahar Batıl, @baharbatil
16.2.2018 13:17:34
saçtan çıkartılıp yazılmış kalemlerin gücü, muazzamlığı, akıl, mantık çerçevesinde kurgulanışı.. "budur"..
kutluyorum O qué
sevgilerimle..
ilhanaşıcı
ilhanaşıcı, @ilhanasici
16.2.2018 11:05:42
arayış insana kayboluş zamana mahsus bu kaosa sırıtmak ise evrene...
Etkili Yorum
mandalina kabukları
mandalina kabukları, @mandalina-kabuklari
15.2.2018 21:05:03
10 puan verdi


Ben de ona şiir yazmıştım. Rahmetle...


en büyük ütopyadır:
bisikletin göçü
kavimleri bile ağlatan bir yağmurun
en mehrecan yerinde
yüzümde eylül

bir tül çeyizi hayat sanki ilk gebeliğimde sana karşı
o kadar beyaz geliyor saklanmak
safran sandığın zembereğine oturunca acıyla işlenmiş bir dantel
mum ışığından damlayan iğne oyası
kasnağı felek
tennuresi şiirdir her alfâbenin


her şeyin kökünde şiir vardır
bir cinas, -az lirik


artık
pippa bacca beyazında
ölmek istiyorum


bir bisikletle göçersem
yol ağlar mı sevdiğim
sana ve bana
bir de hicrâna


Nar-ı Çiçek
Nar-ı Çiçek, @nar-icicek
15.2.2018 19:45:36
10 puan verdi


Duygular ve gerçekler ve inanmak..

Ki inanmak ince bir sızı artık hayatımızda.

Ne güzeldi yine okumak kalemini...

Tebriklerimle.
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
15.2.2018 19:31:04
10 puan verdi
Ekin duygusal. Yahya gerçekçi.
chaotica
chaotica, @chaotica
15.2.2018 18:06:34
Yahya bana benziyor, inceden uyuz.
erbensalim
erbensalim, @erbensalim
15.2.2018 11:44:42
KISACASI KUTLARIM
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL