4
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
549
Okunma
gün batımını seyretmek
ve yorgunluğu atmak için üzerimizden
şehre tepeden bakan yamacın
patika yollarından tırmanışa geçiyoruz seninle
önde ben
arkamda
biz olmanın diğer yarısı olan sen diye biri
ardıma düşerken
çalı çırpıyı ellerimle itip
yay gibi fırlamasın diye yüzüne
yavaşça bırakıyorum
içinden
ne kadar düşünceli diyen alt yazıyı okuyorum bakışlarındaki ekranda
tepeye varıyoruz
ilkin bira şişeleri ve çerezden arta kalan çöpleri toplayıp
iki kişiye ev sahipliği yapacak yer açıyorum
bizim olmaya aday o şanslı ağacın altında
şalını yere serip
yayılıyoruz üstüne
nefes nefese kalan ciğerimiz standart ritmine gelene kadar bir kaç dakika geçiyor
iki elini yelpaze gibi kullanıp yanaklarına düşen pembeyi serinletirken
dizlerine uzanan başım
yüzündeki pembeden sonra sıra kapma telaşında
sana diyorum
hiç bu açıdan bakmamıştım
hangi açıdan aşkım..diyorsun
neyse deyip
nasılsın diyorum peşinden
tatlı bir gülümseme
dudaklarında büzülüp
öpücük oluyor dudaklarımda
rakım arttıkça oksijen azalıyor olmalı
ama ara ara esen rüzgarla derin alınan temiz bir nefes gibisi yok
şehirden gelen uğultu
kuş bakışı sokaklar
caddelerde akan trafik
ambulans sesi
ve mesai
-den çok uzak olmak
üstelik
usuldan çöreklenen sis
bulutlar üzerinde olmaya gerçeklik boyutu katıyorken böyle
sanki az sonra olacaklara fon olsun diye
..