7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
943
Okunma
Ergenekon terör örgütü soruşturması ile birlikte ülke gündemine giren, çeşitli terör guruplarının, çıkar amaçlı olarak kullanılması tartışmaları PKK saldırılarıyla birlikte yeniden dikkatleri çekiyor.
İddianameden ve basına yansıyan haberlerden faydalandığımızda ilginç bağlantıların ortaya çıktığından bahsediliyor.Bazılarını hatırlamakta, hatırlatmakta fayda var.
Dağlıca baskınından sonra çok şey yazıldı çizildi.
Çok kolay şehitler vermemiz, askerlerimizin adeta anasının kucağından, anasına bile hissettirmeden çalınan bebekler gibi kaçırıldığını, hainlerin ininde nice sonra kahreden bir tören görüntüsü eşliğinde teslim edildiğini hatırlarsınız.
Dağlıca soruşturması ne aşamada, halk ne ölçüde bilgilendirilecek bilemiyorum.Ancak, Dağlıcadaki çatışmalar sırasında tabur komutanlığı yapan Yarbay Onur Dirik ile Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Asuman Özdemir arasındaki ilginç mail trafiği dikkat çekiyor. İddianamenin 354. klasöründeki belgelere göre Yarbay Dirik Dağlıca baskınından 1 yıl kadar önce Dağlıca ve Çukurca’daki askeri birliklerin bulunduğu noktaları gösteren fotoğrafları Özdemir’e gönderiyor. Üstelik fotoğraflarda askerlerin konuşlandığı tepeler, stratejik noktalar ve hareket biçimleri gibi hayati bilgiler, sanki üste brifing veriyormuş detaylılığında, oklu açıklamalarla aktarılıyor.
Dirik hatırlarsınız, Dağlıca baskınından 2 ay sonraki yılbaşında, boynuna davul asılı olarak döne döne davul çalan görüntüleri medyaya yansıyan ve batı illerinden birisine tayin edilen kişi. Asuman özdemir ise, Kuddusi Özkır vasıtasıyla ergenekon üst yapılanmasına bağlanan ergenekon çetesi üyesi.
Doğu Perinçek ve PKK ilişkisi ise çok daha belirgin görünüyor geçmişte.Perinçek ve işçi partisinden genel sekreteri Ferit İlsever, Öcalanı PKK kamplarında defalarca ziyaret etmişler ve bu ziyaretlerindeki gülücüklü, birbirine gül vermeli, militan denetlemeli kucaklaşmaları fotograflarla basına da yansımıştı.
Keza yine kuzey Iraka silah sevkiyatında, bir kısım silahların PKK ya aktarılmasında rol oynadıkları iddiaları gündeme gelmişti.
Ergenekon zanlıları için "Atatürkçü, vatansever, şerefli kişiler suçlanıyor tutuklanıyor" diye feveran edenlerin artniyetlerini ortaya koyan bu geçmiş burada da bitmiyor.
Tutuklu 70 kadar kişi arasında kanlı mafia liderleri ve üyeleri de var.Sedat peker çetesi bunlardan birisi.
Sabancı katli hükümlüsü Mustafa Duyarı, hapishanede kargaşa çıkarttıkları sırada ortadan kaldıran Nuriş çetesi lideri de hatırlarsanız "Veli paşaya selam söyleyin" demişti video kaydında. Hani bıçaklayıp bıçaklayıp pencereden attıkları, bazı mahkumların bıçakla gözlerini oyduklar, çok sayıda ölü olan hapishane ayaklanması görüntülerinden bahsediyorum.
Son dalgada tutuklanan teğmenler ile birlikte Hizbül Tahrir islamcı örgütü de gündeme geldi geçenlerde.Muhtemelen şeriatçı örgütlere sızılarak, onlara yaptırılacak sansasyonel eylemler ile kaos potansiyeli arttırılacak, şeriat tehlikesinin arttığı, artık gemi azıya aldıkları konusu medyadaki uzantıları vasıtasıyla işlenerek halkın beyni yıkanacak ve olası bir darbeyi halkın benimsemesi sağlanacaktı.
Doğu Perinçekin karargah evleri projesinden 442 nolu klasörde bahsedildiği yazdı gazetelerde.
"""Dosyanın en ilginç bölümlerinden biri de, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) savcılığa gönderdiği İşçi Partisi hakkındaki "Karargah Evleri Projesi" başlıklı rapor…
Raporda ‘Karargah Evleri’nin, İşçi Partisi (İP) ve Alevi kesimin yanı sıra; bazı TSK mensupları ve memurlarının da katılımıyla ’emperyalistler ve cumhuriyet karşıtları’ ile amacıyla kurulduğu belirtiliyor. Lüks bir alışveriş merkezinde dükkan sahibi olan İbrahim Arslan ile ’Dede’ lakaplı Alevi kesim ileri geleninin bu oluşumda kilit rol oynadıkları kaydedilen raporda, askerî kesim ile İşçi Partisi arasındaki bağlantıyı Albay Cengiz Köylü’nün sağladığı iddia ediliyor. MİT Müşteşarı Emre Taner’in imzasını taşıyan 23 Haziran 2008 tarihli raporda, ‘Karargah Evleri’nin şeması da yer alıyor. """"
Karargah evleri projesi de sanırım uzun vadede etkili yerlere gelecek askeri kimlikli kişileri daha öğrenciyken ya da henüz alt rütbelerdeyken yanlarına çekmek, ve ilerideki operasyonlarda, bilgi akışlarında bu personelden faydalanmak amacına yönelikdi.
Proje ne kadar önce başladı, oltaya takılanlar oldu mu, olduysa etkili görevlere geldiler mi belki soruşturmalar sonucunda ortaya çıkacak.
DHKp c yi de ergenekon terör örgütünün kullandığı yönünde ciddi emareler var iddianamede.
Özellikle Sabancı suikastinde ergenekon DHKPc işbirliği , liderleri Dursun Uyarın defalarca yakalanmasına rağmen her seferinde kaçabilmesi, hiç rahatsız edilmeden yurtdışında yıllarca örgütü yönetebilmesini hafızalara not etmek gerekiyor.
Bazı mahfillerce hep dile getirilen bir başka önemli husus da, 2002 yılında sıfır terörle hükümetin göreve başladığı, sonrasında terörün yine azdığı aldatmacası..
Aslında doğruluk payı 2002 yılında terörün oldukça azalması, münferit bir kaç olay dışında ciddi terör eylemleri ile karşılaşılmamasında var.
Ancak o tarihlerdeki ilginç bir başka rastlantıya dikkat çekmek gerekiyor.
Ergenekon terör örgütü kapsamında tutuklanan, sağlık nedeniyle şimdilerde tutuksuz yargılanacak olan Şener Eruygur paşa 2002 de Jandarma Genel Komutanı olarak göreve başladı.
2004 yılına kadar 2 yıl görev yaptıktan sonra emekli oldu. Yani sıfır terör noktasından sonraki 2 yıllık süreçte en etkin görevdeydi Şener Paşa.
Ek iddianame henüz açıklanmadı ama Sarıkız ve Ayışığı darbe hazırlıkları Şener paşa üzerindeki en önemli iddialar.Şayet iddialar doğruysa, bu darbe hazırlıkları sırasında terörle mücadeleye fazla vakit kalmadığından bahsedilebilir mi acaba?
2000de 135, 2001de 66
2002 de şehit sayımız 43, 2003 de 99, 2004 de 118 . 2005de 148, 2006da 161...
2002 de sonra şehit sayısının artışı manidar?
Terör çetesinin siyasi bağlantılar ayağında da ilginç fikir jimnastikleri yapılabilir.
CHP çankaya belediye başkanlığından, Mustafa Balbay vasıtasıyla 100 milyar kaynak aktarılması bugünlerde gündemde.Bir yerlerden gelecek rüşvet paralarıyla bu aktarımın yapılacağından bahsediliyordu ses kayıtlarında. Balbay bunu doğruladı, ancak belediyeye "zaman zaman" gönderilen , hatta indirimli fiattan gönderilen gazetelerin bedeli imiş bu para? Halkın vergileri ile bir ergenekon gazetesinin finansmanı gibi görünüyor hadise dışarıdan.
Balbay biliyorsunuz İlhan Selçuk ile birlikte Cumhuriyet gazetesinde görev yapıp Ergenekon kapsamında tutuksuz yargılanacak olan zanlılardan..
*CHP ye belgesel!! çektiği için CHP den trilyonlarca fonlanan Tuncay Özkan hatırlarsanız, geçmişte de "Deniz Feneri e.V." hortumcularının götürdükleri para kadar, 17 milyon dolarlık kazanımıyla (!) bir medya gurubu kurmuş TV kanalı açmışdı.
Cumhuriyet gazetesi tezgahından ve Kartel medyası eğitiminden geçmiş olan bu değerli işbilir "Atatürkçü ve de hatta vatansever" arkadaşımız, parası olmadığından kanalını satmıştı.Çünkü personeline maaşlarını ödeyemiyordu.Ancak, Yine ergenekon terör örgütü zanlısı olarak yeni tutuklanan Adil Serdar Saçanın kızının kurs parası için Bu yılın Ocak ayında bir seferde nakit olarak 9 milyar YTL ödeme yapmış ve makbuzu gazete sayfalarına düşmüştü.
Yani personeline maaşını veremediği dönemlerde, savcıya göre gelirinin aylık 4 milyar olduğunu beyan ettiği dönemlerde!!
Bu Tuncay özkan da Ergenekon terör örgütü davası, tutuklu zanlılarından..
Ergenekonun avukatlığına gönüllü soyunan Baykalın CHP si, acaba Tuncay Özkana 5 trilyona yaptırdığı belgeseli ne zaman yayınlamayı düşünüyor?
Kısa kısa başlıklar halinde anlatmaya çalıştığım düşünceleri birbirine nasıl bağlamak lazım?
Tuncay Özkanlara Ergenekonculara, toz kondurnayan, "şerefli vatanseverler suçlanıyor", "Suçları sadece Atatürkü sevmek", diyen zihinler hakkında siz de şüpheye düşmez misiniz?
Nasıl bir işbirliğidir bu?
Bu tablonun "Atatürkçü" ya da "Vatansever" olabileceğine ihtimal veriyor musunuz?
Öyleyse bu yakıştırmaların maksadı ne olabilir?
Fikir jimnastiğine devam...