17
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
2267
Okunma

Sesin heyecanından soyunmuş; kim bilir belki o sesini terk etmiştir. Sakin sakin anlatıyorsun, sakin sakin dinliyorum.
Bir resmi tasvir ediyorsun, duygusuz. O resme bakıyorum. Hangi rengi sevdiğini bile bilmiyorum; sormuyorum da. Muhtemel, koyu renklerle boyuyorsun manzarayı; bir kenara gizlice bir güneş çiziyorum.
Bir yaprak dalından kopuyor.
Mantıklı şeyler anlatıyorsun, itiraza mahal vermeyen. Uysalca dinlemeye devam ediyorum. Uykum geliyor. Kaçasım geliyor.
Sonra kahve içesim geliyor ve mutfağa gidiyorum. Elektrikli cezveyi çalkalayıp, bol köpüklü kahvemi hazırlamaya girişiyorum.
Sigaramdan son bir nefes çekip, musluk suyunun altında söndürüyorum ve "coss" sesi çıkıyor ağzımdan. Gülümsüyorum.
Sesin dümdüz ilerliyor. Hiç bir yere sapmadan, hedefe doğru yol alıyor. Resim tamamlanmak üzereyken, halının üzerine dökülen küle sinirlenip " kahrolsun bağzı şeyler" diyesim geliyor. Diyesim gelen şeyi dediğimi fark edip, hızlıca sigara paketinden bir dal sigara daha çekiyorum.
Ne çok sigara içiyorsun, dememene şaşırmıyorum. Çakmağımın biten gazı, ortamı iyice geriyor. Ocağın başına gidip, hızlıca çeviriyorum düğmeyi.
Yaprak, havada bir tur atıyor.
Huzursuzca parmaklarını çıtlatıyorsun. Dememeye programlanmış dilinin, hep demek isteyen dilime tezatlığı bir satranç tahtasını düşürüyor zihnime. Sözlerinin izlediği yol veziri.
Ne zaman beni köşeye kıstırıp şah çekeceğini merak ediyorum. Bir yandan gereksiz hamlelerle değişmeyecek sonu geciktirmeyi istiyorum.
Gizliden bir intikam, kendi halinde.
Sonra boşveriyorum.
Yaprak, yer çekimine teslim oluyor.
Sesin tüm renkleri giyinsin diye belki, belki silmek için karşında duran o karamsar tablonun anısını hafızandan, belki parmaklarına kıyamadığımdan daha fazla; ondan geriye doğru sayıyorum.
Sıfır dediğimde hiç yaşanmamış gibi olacak "bağzı şeyler".