CUMHURİYET BAYRAMIMIZ’ IN ÖNEM VE DEĞERİ
Dr. Sadık Özen

Ulusal varlığımızın en büyük güvencesi Cumhuriyetimizdir. Egemenlik ve bağımsızlığımıza onunla kavuştuk. Bu kolayına olmadı tabii. Uğrunda “Şehitler" verdik yüzbinlerce ve “Gazilik” mertebesine erişenler oldu yakınlarımız, büyüklerimiz ve ecdadımızdan.

Bu gerçeği asla unutmamalıyız. Tabii bu vatanı kimlere borçlu olduğumuzu da. Bir ölüm- kalım mücadelesiydi Kurtuluş Savaşımız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ölümü göze alarak ortaya atmışlardı kendilerini. Vatanımız için. Özgürlüğümüz, inançlarımız ve geleceğimiz için. Türklüğümüzün korunması için.
Samsun’dan yola çıkan Mustafa Kemal ve arkadaşları; etnik köken ve inanç ayırımı yapmadan biraraya getirdiler insanlarımızı. Amasya ve Erzurum’dan sonra yaptıkları Sivas Kongresi’nde; “Anadolu ve Rumeli Müdaa-i Hukuk Cemiyetleri”ni birleştirme kararı alındı öncelikle. Böylece; vatanın doğusu, batısı, kuzey ve güneyi arasındaki ayırım kaldırıldı. Akdeniz, Marmara, Karadeniz, İç Anadolu’da, Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nde, Kafkasya’da, Trakya’da ve de tüm Türkiye’de yaşayan insanlarımız aynı ilke, inanç ve amaçlar uğruna bir araya getirildiler. Sonra bu birlikten aldıkları kuvvetle TBMM’ni açtılar ve arkasından da Kuruluş Savaşımızı başlattılar.

Yediden yetmişe koca bir nesil bu inançla çıktılar yedi düvelin karşısına. Silahları yoktu, cephaneleri yoktu, araç-gereçleri yoktu. Sadece inançları, imanları ve de damarlarında dolaşan asil kanları vardı. Bu niteliklere sahip olunca hiç korkar mı insanlar? Onlar da korkmadılar.

Büyük Atatürk’ün; “Size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” komutuna uydular. Ölümüne savaştılar; Gazi ve Şehit oldular, ama düşmanları yurdumuzdan kovmayı başardılar. Bu cumhuriyet işte böyle kuruldu. Şehit ve gazilerimizin vatan topraklarını suladıkları aziz kanları pahasına ve onlara kumanda edenlerin içlerindeki vatan sevgisi ve cesaretleri sayesinde.

Vatan için ölmeyi ilk göze alan; boyunlarındaki idam fermanını hiçe sayarak Kurtuluş Savaşımızı başlatan Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları oldular. Bu kahramanlık ve cesareti gösteremeyen bir başkomutan, askerlerine “Size ölmenizi emrediyorum” komutunu verebilir miydi? Verse de vatanları için savaşacak askerler Başkomutanlarını başlarında görmeden onu dinler ve verdiği bu emre uyarlar mıydı?

İşin en büyük sırrı işte burada saklı. Yapılan bu savaşta, başkomutanından tek bir neferine kadar herkes aynı ilke etrafında birleşmişti. Verilen karar, Sevr paçavrasının tarihten silinmesiydi.
İşte bu kararla, bu azimle ve cesaretle kazanıldı yolu Lozan’a giden zafer. İşte böyle kurtulduk esaretten. İşte bu azimle kovduk ülkemizi düşmanlardan. Ulusumuzu ve ülkemizi istiklaline işte böyle kavuşturduk. Dünyanın en büyük zaferlerini işte böyle kazandık ve Cumhuriyetimizi kurduk.

Bu zaferin kazanılmasında ve Cumhuriyetimiz” in ilanında; Başkomutanından rütbesiz erine kadar herkesin payı var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bulduğu her fırsatta bunu büyük bir alçakgönüllülük ve içtenlikle dile getirmiştir. Buna karşı yalan bilgi üretenler, komutanlarımıza iftira atanlar, Birinci ve İkinci İnönü Savaşları’nın yapılmadığını, İsmet Paşa’nın çıplak bir ata binerek savaş alanından kaçtığını ileri sürebilecek kadar kötü niyetli, tarihi gerçekleri inkar edecek kadar sapık fikirli, Cumhuriyeti İngilizler ilan etti diyecek kadar serseri ruhlu ve hainler var ülkemizde. . Ne yazık ki, Cumhuriyet öncesinin özlemini çeken; beyinleri yıkanmış alçaklar ve onlara payandalık ederek, akıl tutulması yaşayanlar var.

Cumhuriyet Bayramımız tüm bayramlarımızın temelidir. 29 Ekim 1923’te sadece özgürlüğümüze ve egemenliğimize değil, aynı zamanda kulluktan kurtularak, medeniyete ve çağdaş insanlık düzeyine kavuştuk. Yapılan devrimlerle dünya milletleri arasında en üst seviyede yerimizi aldık. Cumhuriyetimizin önem ve değeri işte buradan gelir.

Bu gerçeği göremeyenler sadece nankör değil, gözleri ve vicdanları körleşmiş, insanlıktan nasip almamış, beyinleri şeytana ipotekli zavallılardır.

Ulusumuzun en büyük bayramı kutlu olsun.

YAŞASIN CUMHURİYETİMİZ !...

28 Ekim 2017 / Antalya