Hayat bizim için doğduğumuz an başlar, ne kadar kaderimiz belli olsa da yolumuz çizilmiş olsa da değiştirebileceğimiz başarabileceğimiz birçok şey var aslında. Kaderin değiştiğine inan da var saçma bulan da var, kader gerçekten var ama tüm ayrıntılar yazılı değil orda, ayrıntıları sonuçları biz kendimiz var ederiz. Nerede ne yapacağımız biraz da o zaman ki ruh halimize ve karşımızdakilere bağlıdır. Kaderini sevmeyen birçok insan var, bu hayattan memnun olmayan birçok insan var. ‘‘Sorarsanız kimse bu hayattan memnun değil ama öbür tarafa da kimse gitmek istemez.’’ diyor Hz. Musa. Eğer yaşantımızdan memnun kalmamaya devam edersek mutlu olabileceğimiz başarabileceğimiz pek bir şey olmayacak…
Hayat her şeye rağmen güzeldir. Hayatı güzelleştiren ailenizdir dostlarınızdır sevdiklerinizdir. Bizler bu dünyaya tesadüfen gelmedik, her birimizin bir görevi var her birimiz büyük bir sınavdayız…
‘‘En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.’’ der Tolstoy ve en büyük düşmanınızda bunlardır. Düşmanınızı iyi tanıyın ve savaşa öyle katılın. Sabır ve zamanı elde ettikten sonra başarı kapıları sonuna kadar açık olacaktır. Size sadece o kapılardan içeriye girmek kalacaktır. Tesadüf değil; insanları birleştiren, hayatı güzelleştiren, başarıya kavuşturan. Sabır ve zamandır bunları gerçekleştiren. Sabır ve zaman doğru kullanıldığı takdirde sizi sonucuna ulaştırabilir.
Başarınızın en büyük kaynağı ise sevginiz ve dostlarınızdır. Gerçek dostluk yaşanarak öğrenilir, anlatılarak değil.
Dost, her şeyden önce, hayattır, yaşamaktır, kişinin gerçek zenginliği, güvenebileceği insan’dır. Birlikte paylaşılan bir sevgi, saygı ve zaman vardır. Temelinde çıkar beklentileri, sosyal ve siyasal konumlar, sınıf ayrımı yapılmaksızın bağ vardır, her zaman beklentiler değildir, gerçek arkadaşlığı dostluğu oluşturan temel, sevgi saygıdır. Arkadaşlık ile dostluk birbirine karıştırılmamalı, çünkü ikisi de farklı kavramlardır. Okul arkadaşlığı ayrıdır, iş arkadaşlığı farklıdır, mahalle arkadaşlığı farklıdır, "gerçek arkadaşlık" ve "gerçek dostluk" karıştırılmamalıdır. Birçok arkadaşlık gerçek arkadaşlık sınıfına girmez bile, aslında gerçek anlamda arkadaşlık bile değildir. Arkadaş sınıfında bulunan insanlar sadece olmaları gereken yerlerde size eşlik ederler, sadece varacakları yere kadar sizinle aynı yolda yürürler. Ama gerçek dostluk yolun sonuna kadar sizinle yürümeye devam eder, sadece olmaları gereken yerde değil, olduğunuz yerdedirler…
Her tanıdığınız insanlar ne gerçek arkadaşlarınızdır, ne de gerçek dostlarınızdır, sadece hayat tiyatronuzda ki figüranlardır. ‘‘Dost sizin, başka ailelerden dünyaya gelmiş ikizinizdir’’ diyor bilge. Dost acınızı, sevincinizi paylaşandır, size nasihat değil, gerçekleri söyleyendir, dost acıyı tatlı söyleyendir. Gerçek dost hayatını sizinle paylaşır, kıskanmaz, gurur yapmaz, yalnız bırakmaz, cesaret verir. Ama hayat tiyatronuzda ki figüranlardan, yan oyunculardan bunu bekleyemezsiniz. Bekleseniz de beklentileriniz karşılıksız çıkar. Ama gerçek dostunuzun sizden hiçbir farkı yoktur. Onlarla sevincinizi de, hüzünlerinizi de paylaşabilirsiniz.
Gerçek arkadaşınız olmayıp ta, rol yapanlar, sizi kullanarak yükselmeye çalışan uyanık insanlardır. Toplum içerisinde sırtınızı ovalarlar, ama niyetleri başkadır. Oysa gerçek arkadaş, gerçek dost, sizi kullanarak yükselmeye çalışmazlar, sizin yardımınızla yükselmeye, hayat yolunda ilerlemeye çalışırlar.
Gerçek dost ne size karşı yanlış yapar, ne de başkalarının yanlış yapmasına ortam yaratmaz. Gerektiğinde değil her zaman yanınızdadırlar. Dostlar birlikte bir değer taşırlar, bir hayat paylaşırlar. İyi günde de, kötü günde de daima yan yanadırlar. ‘‘Arkadaş kış ortasında yaz getiren, dost çölde suyunu paylaşandır.’’



HAYAT ÇOK GARİP DİYORUZ, ASLINDA HAYAT DEĞİL İÇİNDE YAŞAYANLAR ÇOK GARİP.
Dara BAKIRCIOĞLU