Herkes bir şekilde heybesini dert ve kederlerle doldurmuş, haşir-neşir oluyor.
Kiminin büyük ve ağır, kiminin ki de kafaya takılmadığı için, küçük ve hafif.
Öyle ki her gülen ve tebessüm edeni mutlu, dertsiz, tasasız ve gamsız sanmayın,
Her ciddi ve vakur duranı da, mutsuz ve üzgün dertli sanmayın.
Tamamıyla kişinin kendi iradesinde olan bir şey!
Yani, herkes kendi seçimlerinin gereğini yansıtıyor.

Kartal, Serçeyle uçmaz.
Aslan, Çakalla gezmez.
Fil, Karıncayla yürümez.
Balina, Hamsiyle yüzmez.
Herkes dengiyle hareket eder.
O yüzdendir ki;
“Bana arkadaşını söyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana” denir.
Herkes ancak ortak yönleri olan kimselerle arkadaşlık eder.
Kiminle düşüp, kalkarsan, yola gidersen onlardan olursun.
O yüzden, çok dikkatli olmak gerekir.
Özellikle de iş, aş, arkadaş!

Daha düne kadar;
Arkamızdan konuşanlarla, bugün yüz yüze bakabiliyorsak,
Kavgalı olduklarımızla, bugün aynı masada çay içebiliyorsak,
Ben, sen tartışmalarından sonra, bugün biz diyebiliyorsak,
Ters yönde yürüyorken, bugün aynı yöne yönelebiliyorsak…
İlla ki bir şeyler değişmiştir,
Ya da en önemlisi, biz değişmişizdir.
*
İstediğin kadar yer kapla,
İstediğin kadar para-pulla zengin ol,
İstediğin kadar arkanda, yanında adamın olsun,
İstediğin mevki, makam ve pozisyonda ol,
İstediğin kadar, insanlıktan, erdemlerden, ahlaktan, haber/ bihaber ol,
Bir nefes alamaman, o saltanatına son verecektir.
Her an kapına çalacak olan o ölüm, seni nihayete erdirecektir.
İstersen, anlamadım de!

Kerim BAYDAK
[email protected]