Arkama baka baka kaç durak yürüdüm saymadım.
Sandım bir adım beriden geliyor sesin,
Her iki adımda bir durup baktım.
Kısacık anları toplasan saat diliminde on dakika;
Bana sorarsan adeta dizlerim titreyecek kadar yaşlanmıştım.
Elimde iki üç çocuğu sevindirecek kadarıyla oyuncak dolu bir torba vardı.
Kulaklarımda tınısını hiç unutmayacağım bir türkü
Ve titreyen nefesimde olmadık sarhoşluk halleri.
Birden üşüyorum esen rüzgar ile göğüs göğüse çarpışınca.
Sonra anlatamadığım imgelerimin iç savaşında galip gelenleri seçip seçip aklımın en ücra köşesine bir buse edasıyla zarif bir beyefendi gibi buyur ediyorum.
Her sevda böyle olmalıydı, evet !
Depreme elverişli ve çatlakları olmasına karşın hala ilk anki güveni veren bir bina görünümü veren gülüşlerim gibi.
Gözlerime fırlattığı o bakışın gölgesiyle bile uzun yollar gidebilirdim, gittim de .
Geçmişime kadar yokladım attığım adımları,
Epeyce yol almıştım ki şimdi gençliğim duruyor önümde,
Her bölümü milim milim yankılanıyor hücrelerimde.
Nasıl da üşümüştüm o sokağın başında beklemekten ,
Üstelik tüm dostlar beni aramaktaydı, kimin umrunda ?
Dişlerim vuslat anındaki kavuşmayı canlandırıyordu,
Ellerim sıcaklığını hisseder ümidiyle birbirine sürtünmekten yanacak gibi olmasına karşın hala ayırmıyordum, ki istediğim yangınla ilgisi yoktu.

Kitaplarda yazılmaz vuslatının ölüm kadar suskun hali ,
Ah dili olsa da konuşsa şu yaren olan şarap şişesi .
Bir de deli diyenler vardı önümden geçerken;
Aklı yerinde miydi acaba bekleyenlerin?
Bilmedikleri bir şey değildi oysa aşk.

Geldiği gibi geçip gitmişti önümden sevdiğim,
Göz ucuyla bile bakmadan.
Oysa yanmıştım ben çoktan ,
Baksa baksa bir şişe görecekti ve bir sis bulutu.

Şimdilerde ise yürüdüğüm yollardayım yeniden,
Yeniden arkama baka baka yürüyorum.
Yine kulağımda tınısını hiç unutmayacağım o türkü,
Sarhoşluk halleri ise gitmedi nefesimden.
İçim bi hoş işte , dostlar merakta yeniden.
Nerde olduğumu ben bile bilmiyordum
Ve bir gelen olacak mıydı?
Kahretsin!
Bunu dahi bilemiyordum. . .

24.12.2014
20:30

Demir A.