"İçimden bir ses diyor ki"
"öylesine kendi kendime konuşuyorum"
"Şeytan diyor ki..." denir ya bazen;

Aslında içimizden gelen ses bir değil en az iki sestir.

Biri Melekten, biri şeytandan kaynaklanan iki ses, iç sesim ya da kalbimin sesi dediğimiz şey.

”İnsanoğluna şeytanın bir dokunması olduğu gibi, meleğin de dokunması vardır. Şeytanın dokunması şerri vaat etme ve hakkı yalanlamadır. Meleğin dokunması ise hayrı vaat etme ve hakkı doğrulamadır."
(Tirmizi 3172)

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Şeytan insanoğlunun kalbinin üzerinde tünemiş vaziyette bekler. Allah’ı zikredince siner, çekilir, gaflet etse vesvese verir."
(Buhârî, Tefsir, Kul eûzu birabbi’nnâs 1.)

Bizler, gerçek halini tam olarak bilmesek de, yüzeysel söyleyip geçsek de, genellikle Şeytan ve onun verdiği vesvese üzerinde durur ve konuşuruz.

Çünkü Kuranı Kerimde ve Hadis-i Şeriflerde şeytan ve hilelerinden çokça bahsedilir ve ondan korunma yolu öğretilir. Fakat Meleklerden ve onların bize verdiği Hak olan ilhamlardan o kadar çok bahsedilmez.

Kanaatimce bunun sebeplerinden biri şu olabilir.

“Bir hile ve hilekara karşı uyarılan insanlar, dürüst olduğu, doğru olduğu düşünülen insanlardır."

Yani İnsanlar İslam fıtratı üzere doğmuşlar. Hem Allah (c.c) Kutsal Kitaplar ve Peygamberleriyle insanlara Hak yolu göstermiş ve İnsanlığı Hak yola iletmiş. Hak yol ise zaten Meleklerin ilhamlarıyla tasdik ettiği yoldur.”

İslamı kabul eden birine yapılan uyarı, yola gelsin diye yapılan uyarı değil, yoldan çıkmasın diye yapılan uyarıdır, onun içindir ki Kuranı Kerimde şeytandan ve hilelerinden çokça bahsedilmiş ve onun tuzaklarından kurtulma çaresi olarak ilaçlar verilmiş ve yolunu şaşırana yine Hak yol gösterilmiştir.

Yani; Müslümanların içinde olduğu hal, İslamın farzı, İmanın şartı, Kuranı Kerimin bildirdiği, Peygamber Efendimizin (s.a.v) örnek hayatlarıyla gösterdiğinin, Allah Kelamının tasdiki olan ilhamlar’dır, Meleklerin Allah’ın izni ile bizde tasdik ettiği, bilgi duygu ve ilhamlar.

Yani, içindeki şeytanın sesini kısmak ve içindeki Melek dokunuşunu daha çok hissetmek, içindeki Rahmani sesi daha çok duymak istiyorsa bir kul, Alllah’ı çok anmalı, Allah’ın emrettiği şekilde yaşamalı, günahlarına sıkça ve çokça tövbe etmeli, dua etmeli, Farzlara sarılmalı, Kuran Kerimi ve mealini okumalı ve düşünmeli, Peygamber Efendimizin (s.a.v) hayatına ve tavsiyelerine uymaya gayret etmeli. Mümin olmalı..

İçimden bir ses diyor ki:Lâ İlâhe İllallah Muhammedun Resulullah.

Rabbimiz cümlemizi razı olacağı Mümin kullarından eylesin. Amin.


Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu:
"..Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (aynî veya kifaye) şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü’min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem." (Buhârî, Rikak 38.)