Günaydın sevgilim. Dört mevsim katığım. Mayıs gülüşlü adamım. Geldim. Omuzunda tuttuğun çubuğun dengesinde gönlüne yar olmaya.bahşedilen bir ışığın inancıyla yürümek,aklımın en güzel Onuruydu.ve bu kitabın başka serüveni olmadığı gibi yazılmıştım bir yazgıdan içine.duyguların kendini işleyen ve Geliştiren ve düşüncemin uçlarına yerleşen masum yüzlü gizler getirmiştim.evimin önüne sokulan ve toprağını Kendi ayaklarıyla eşen karıncaları kendi çukuruna emanet edip,açan güçlü bir düşün Rönesansını en büyük sevinç kaynağı yapıp,,hazzını içiyorum. Sabrımın avcuma sığmaz hallerini uykuya yatırdım.yepyeni sabahlara uyandım.şimdi geziye uğurladığım en yeni Ufuktun sen.şimdi bu derelerin ırmağından su içiyorum.kuşkusuz hiç kimseye benzemeyen zenginliği vardı ruhumuzun.ve hiç kimseyken kalabalığın sözcük pazarlarında. Nimet aşkın bahşettiği sır Sesini kulaklarıma ney gibi aldığım Ağacın dibinde sen çaldığım Memleketsin. Hep günlerden yarın diye baktığım buğünlerin odalarına sığınıp seninle büyüyorum. Nasıl oldu bu bana bilmiyorum.kelebek kelebek işledim özüme gözlerini.sana benzedim. Tahta atlarımın yanına siyah ve maviyi de koyup dik duruşlu bir medeniyetin ceketini nefesliyorum. Devletim,halkım,adamım. Ağaçlar gülüyor. Bir de çocuklar. Yüreğin sevgili. |