Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Duran çardak
Duran çardak

KIRIK KALP

Yorum

KIRIK KALP

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

736

Okunma

KIRIK KALP

Bir sonbahar günü. Hava güneşli ve sıcak. Okuldan gelen çocuklar bir evin önünde toplandılar. Boyunlarında siyah bir önlük boyunlarında beyaz yakalık. İçeri girmediler. Bu ev Nuri Çardak’a aitti. Altında bir ahır üstünde iki odalı kerpiçten yapılı bir ev. Odanın biri tamamen karanlık. Pencere yok. Buraya fazla eşyalar ve kışlık yiyecekler konuluyor. Diğer oda hem oturma odası hem mutfak hem de yatak odası görevini üstlenmiş durumda.
Toplanan çocuklardan biri Ayhan’dı. Nuri’nin büyük oğlu. Kocaman bir kafası vardı. İri yapılı idi. Bunlar beşkardeştiler. Kendisinden büyük iki kız kardeşi vardı. Yanındaki diğer çocuklar kardeşi Beyhan ve Dayısının oğlu Duran’dı. Duran dün gelmişti. Yanlarında kalacak, okulu orada okuyacaktı. Duran’ın oturduğu yerde okul yoktu. Köye uzaklığı beş kilometre kadar vardı. Irmak adı verilen bir yerde, Kelkit nehrinin kenarında tek bir evde yaşıyorlardı. Tenha idi. Issızdı. En yakın eve yaya on dakika yürümekle varılırdı. Bu yüzden babası okuması için bu okula yazdırmıştı. Ağabeyi Murat ta bu okulda okuyordu. Babaannesi damadının o ışık almayan odasında kalmış torununu okutmuş, bazı zamanlarda ırmağa oğlunun yanına gelmişti. O hakkın rahmetine kavuşmuştu. Bu sene bu iki kardeşe bazen halaları bazen de annesi gelip bakacak okutacaktı.
Ayhan Duran’a döndü. ’’Duran haydi seninle armut toplamaya gidelim’’. Duran bir an Ayhan’a baktı, durakladı. Köyün yabancısı idi ve hiçbir yeri bilmiyordu. Şaşırdı. ‘’nereden?’’ diye sordu. ‘’Dedenin bahçesinden. Orada armut çok. Hem iri hem sulu. Çok tatlılar’’. Duran armudu çok severdi. ‘’Evet ya! Dedemin bahçesi. Babam söylemişti burada çok büyük bir bahçe varmış. İçinde elmalar, armutlar, cevizler her şey varmış. Demek bunlarda dedemin bahçesini biliyorlar diye sevindi. Durdu. Dedem bunlarında dedesi değil mi diye geçirdi içinden. Neden dedemin değil de dedenin demişti. Anlamadı. Fazlada üzerinde durmadı.
‘’Olur. Gidelim’’ dedi. Bir bahçe çitinin üzerinden atladılar. Karşılarında kocaman armut ağaçları, Elma ağaçları onları bekliyordu. Armutlar dallarında sallanıyor. Elmalar akşamın güneşi ile daha kırmızı parlıyordu. Duran armut ağaçlarına doğru koşarcasına yürüyordu. Yaklaştıkça armutlar daha iri daha sarı daha güzel gözüküyordu. Ağacın altına geldi. Elini yere doğru uzanan bir dala uzatmıştı ki, karşı evin camından kafasını uzatmış bir kadın avaz avaza bağırmaya başlamıştı.
‘’Utanmazlaaaar. Namussuzlaaaar. Edepsizleeerrrrr. Kocaman ırmağı yediniz doymadınız da şimdi buraya mı geldiniz. Def olun çabuk. Kaybolun’’.
Duran bu sözlerin kendisi için söylendiğini anlamıştı. En çokta ‘’koca ırmağı yediniz’ ’sözü ağrına gitti. Bu sözler çok ağır gelmişti. Daldan elini çekmesi ile koşması bir oldu. Deli gibi koşuyordu. Köyün dışına doğru. Bilmediği bir yöne doğru. Kaçıyordu. Nereye gittiğini ne kadar daha gideceğini bilmiyordu. Nefes nefese bir lahana tarlasının yanında durdu. Orada bir çalı vardı onun yanına gitti. Oturdu ağlıyordu. Hırsız değildi. Kimse azarlamamıştı. Dedesinin bahçesi demişlerdi. Ağlamaya başladı. Lanet olası köy. Nereden gelmişti.
Biraz sonra Ayhan geldi.’’ Aman Duran bebek gibisin, niye ağlıyorsun. Boş ver. Bizi her gün kovuyorlar.’’ Titreyen sesi ile’ ’Ben hırsız değilim’’ dedi Duran. ‘’Hırsız değilim. Anlıyor musunuz?’’. ‘’Tabi hırsız değilsin. Dedenin bahçesi orası sizin de hakkınız var.’’ ‘’istemiyorum onların olsun’’ Hıçkırıkları kesilmiş gözyaşları akmaya devam ediyordu.
‘’Boş ver’ ’diye elini salladı Ayhan. ‘’Aldırma. Gel lahana yiyelim’’ sonra ani bir hareketle lahanaların arasına daldı. Bir iki sağa sola çevirdikten sonra lahanayı koparıp getirdi. Dış yapraklarını ayıklayıp Durana uzattı. ‘’Bak çok tatlıdır. Sizin oranın lahanasına benzemez. Kütür kütür ye. Hadi. Yesene.’’
‘’Burası kimin’’ diye sordu Duran. ‘’Bizim. Bizim ‘’dedi acele ile Ayhan. ‘’Bizim ye’’. Lahanayı yemeye başladılar. Bir kısmını yediler bir kısmını attılar. Güneş batmış, akşam oluyordu. Evin yolunu tuttular. O günden sonra Duran bir daha o bahçeye dönüp bakmadı. Ne zaman o yoldan geçecek olsa. Yönünü çayırlara doğru çevirir geçerdi.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kırık kalp Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kırık kalp yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KIRIK KALP yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL