7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1306
Okunma
Üşüyorum..
Güneş doğuyor bir yerlerden ama ellerim düşmüyor avuçlarına, ne fayda! Dişlerimin birbirine çarpış sesi duyuluyor kulaklarda.. Havasına, suyuna güven olmaz bu kendtin, üstelik aylardan da ocaksa ve demli bir çay içeceğin biri yoksa, üşümek en yerinde eylemdir.. Üşümek en yerinde tavırdır Güneş’in doğuşuna; ve ben üşüyorum.. İçimden anarşik başkaldırılar geçerken, dilimde paslı küfürler; ama ’gel’ diyemeyecek kadar soğuyorum.. Seni barındırmayan şehir, isterse son bilmem kaç yılın en sıcak gününü yaşıyor olsun, ben senin nefesinin karışmadığı havada üşüyorum.. Sensizliğe karşı tavrımı koyuyorum ve üşüyorum..
Yalnızım..
Bu kalabalığıa rağmen hem de..Sanıyorlar ki yanımda hep birileri var, hep bir meşgalem, hep bir dostum.. Ama bak gittiğin yerden birikmeye başladı yine yalnızlığım..
Bana aşkımı götüremeyeceğim bir yer söyle vazgeçeyim dedim.. Sense bana kalbini gösterdin; gidemedim.. Önünde kaldım kapıların, üşüyorum, gidemem, üstelik yalnızım..
Karanlıktayım..
Bunca ışığa rağmen hem de.. Üzerime güneşler doğuyor, ışıklar gözümü alıyor ama ben karanlıktayım.. Hayatıma senin güneşin doğmasaydı, karanlıkta olduğumu da anlamazdım ya.. GÜneşini, elini eteğini çektin üzerimden; şimdi bunca ışığa rağmen karanlıktayım..
Şimdi kim bilir nerelere doğuyorsun, ben her gece ana rahmime geri dönerken..
Senin kalbinin atmadığı yerlere sürgün var şimdi biliyorum.. Elimdeki herşeyi tek tek sahiplerine veriyorum.. Yıkılmışlıklarım kalıyor bana ve bir de ne zaman atacağından habersiz bulunan ’kalp’..
Tutuşturan da benim, yanan da..
Son evin ışığı da sönüyor yıllar sonrasının kasabasında..
Yolculuk nereye, yine mi kendime? Üşüyorum, yalnızım, karanlıktayım..
Yağmur yağıyor, toprak kokuyorum..