3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
553
Okunma
Özellikle 15 Temmuz 2016 alçak darbe girişimden sonra geniş yığınlar veya kalabalıklarca her toplantıda,yapılan mitinglerde "idam" talebi dile getirilmekte,devlet katında da karşılık bulduğu kolaylıkla görülmektedir.
Bu "anlaşılır" bir şeydir benim açımdan ama" kabul edilir" bir şey değildir.
Ülkemizde en son idam cezası 1984 yılında uygulanmış,idam cezası da 2004 yılında çıkarılan ve 1 Haziran 2005 yılında yürürlüğe giren Yeni Türk Ceza Kanunuyla kaldırılmış bulunmaktadır.
Bunu yerine de TCK ’nun 47.maddesine "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası konulmuştur.
"Ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası hiç de kolay /hafif bir ceza değildir.Hayat boyu ve sıkı bir denetim şeklinde sürer,gider...
Bugünlerde yine çok konuşulması dolayısıyla aklıma bunlar geldi.
Ayrıca bugün dünyada,idam cezasının uygulandığı ilk beş ülke de şunlardır:
1-Çin,
2-İran,
3-S.Arabistan,
4-Irak,
5-Pakistan.
Çİn’de "devlet sırrı" kapsamında olduğu için bilgi sahibi olmak /olmamız mümkün değil ama İran çarpıcı bir örnektir bence.
2015 yılında dünyadaki 1634 idamın 977 ’si,2016 yılında da 1032 idamın 567 ’si bu ülkede gerçekleşiyor ama suç da devam ediyor.
Öyle olmasaydı bugün İran’da "idamlık "suç kalmazdı,çünkü devlet,1979 ’dan beri "sallandırıyor"!
Kaldı ki bizim 1839 yılından beri "taraf" olduğumuz Batı dünyası normlarında idama yer yoktur.Gerek Avrupa Konseyi,gerekse de AB normları.
(Bu kurumlar değerlerine uymuyor,kabul ama içinde kalarak,oyunu kurallarına göre oynamaya davet etmek /etmemiz bence en doğru yoldur.)
Özetle toplumun "gazını alır" lakin hiçbir derde deva olmaz idamlar!
17 Eylül 1961 ’de Menderes ve arkadaşları;6 Mayıs 1972 ’de Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edilmeselerdi "kesinlikle" bu konuları konuşmazdık,tarihin akışı içinde küllenir giderlerdi,oysa şimdi her iki "cenahta da" ne kadar yakıcı halde devam etmekte acıları/izleri.
Ben sade bir yurttaş olarak "idama hayır" da ısrar etmekteyim.