7
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1243
Okunma

Bir cumartesi gecesiydi; sabaha kadar bir şeyler karalıyordum ve sabah "Kalk" komutu olmayacağından sonsuz bir ferahlık duyumsuyordum. Yorulmadan “Cuma/ertesi Günceleri” yazarken pencereme yağmur damlaları çarpıp duygularıma eşlik ediyordu.
Yağmur; gözyaşları mıydı? Gökyüzün!
Yazmak; kaybolmak mıydı? Kendimizden!
Düşünmek; istençler miydi? Keşkeler!
Soruları zihnimi zorlasa da mutluluk içinde güncelik yazıma devam ediyordum.
Kahve fincanlarını, bulut motifli halının üzerinde devirirken sigaramın keskin dumanları da gözlerime bulaşıyordu; yakıyordu.
Fısıltıların eşliğinden bir ses duyarken, bir melodi tutturdum kendi kendime, kuşlardan beste çalarak;
Çağlayanların kanatalarından
Akan sulara
Bakan gözlere
Yeşil direngen bayırlara
Ve sığ dokuyan dudaklara
Gözlerim açık dalıyorum…
Sabaha yakın bir alaca karanlığından yazmaya devam ediyordum ve güneş kapımı çalmadan önce bu Günceyi bitirmeliydim. Gece bitmek bilmiyordu ve içimden dışarıya akan kelimeler de durmak bilmeyince dışarıda dans eden yağmurun gözlerine koştum ve damlalarına konan renkleri, istemeden ürküttüm; utandım yaptıklarıma oysa bir gök kuşağın renklerini ürkütmek kimin hadlineydi.
Neydi bizi, bize yazdıran Duyguların kâğıtlara dökülmesinin nedeni?
Senfonik bir akşamlar mı?
Turuncu algısı yarattan bir portakal çiçeğin kokusu mu?
Veya bir dostun sıcacık yüreğinden gönderdiği ve duyumsattığı gizil bir sevgi miydi? Tüm bu güncede yazılmaya neden olan…
Toprakları çiçeklendirmek, sevgiyi gözlerde doruklandırmak heyecanı veren bu yazdıklarıma cevap veren Güneş nihayet yüzünü göstermişti ve horozlar her zamanki gibi tam vaktinden ötmeye başlamıştı ve yanlış güne alarm veren çalar saatimi susturdum; bu gün bir Pazar! Yalnızlığımın imparatorluğunu kurup ve yalnız dolaşan hayallerimi toplayıp mavi, derin okyanuslarda yürüyüşe çıkaracağım; balıklarla sohbet eder, dalgaların sıcak akıntılarına yelken açacağız.
-Haydi, hayallerim koşun ve yetişin tekneye!
Sen mavi! Neyin var?
Aşk, sen ne diye kıkırdayıp duruyorsun?
Yeşil! Başaklar gibi sallanıp durma!
De haydi, nazlanıp durmayın kuş gagalı sorular!
Ah, be yalnızlık! Sen de benim gibi yaşlandın mı, bak nasıl da ağır aksak yürüyorsun!
Haydi, hep beraber gidiyoruz, hoşça kal Kara!
Cuma/Ertesi Günceleri 2017