Tam beş aydır bu dişlerden çekiyorum.Leblebi yerken içindeki elek teli dişime geldi."Çat!"Dişim mahvoldu.Ağrı-sızı derken hayli çektim.Baktım olmuyor, dişçiye gittim.Antibiyotik verdi.Onu kullandım.Geçmedi.Bu kez başkasına gittim.O On tane iğne verdi.Hepsini günde iki tane ağrı kesici ile kullandım.Ağrı-sızıya devam.
Bu gün yine gittim.En son diş etlerine operasyon yaptılar.Bir başka güne yine sıra aldım.
Aslın da benim yazacağım bunlar değildi.Ağız ve Diş Sağlığında beklerken iki genç dikkatimi çekti.Hırbani kılıklı biri teknisyen olmalı,saçını kazıtmış.Tepesinde at kuyruğu gibi kestirmediği saçlarını bağlamış.Dişçinin odasına girip çıkıyor.
---Olur,dedim.Ben öğretmenim.Hoş görüyle karşıladım.Biraz sonra bir hemşire olmalı kot pantolonla çıktı.Paça baldırlara kadar pantolon yırtık.Yes yeni kot pantolon boydan boya ciletle doğranmış sanki.İçerdeki etler yırtıklardan dışarı fırlamış.Sırıta sırıta gitti,geldi.Salonda sıra bekleyenler dolu.Ben kenarda bekliyorum.İki beyefendinin konuşmaları dikkatimi çekti.
---Abe dedi biri,bizim zamanımızda gençler böyle miydi?
Diğeri;
---Yok dedi,bizler böyle değildik.Şimdi torunlarımıza bile söz geçiremiyoruz.Elin gençlerine ne diyelim?
Bütün ağrılarım gitti.Kafam da sadece duyduklarım ve gördüklerim kaldı.
----Ben öğretmenim."Yukarı tükürsem bıyık,aşağı tükürsem sakal."Bunları bizler yetiştiriyoruz,diyemedim.
Düşünmeye başladım;
---Biz nasıl gençlik yetiştirdik.Geleceğimizi bunlara mı emanet edeceğiz? Nerede hata yaptık?Sorular zinciri beynim de gitti,geldi.Bir cevap bulamadım.
Diş belası bu gün başıma bunları getirdi.Artık ne diş ağrım kaldı.Ne operasyon yaptırdığım damak sancım.
Hemen oradan ayrıldım.Doğru evin yolunu tuttum.

Kemal DOĞANAY