4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
787
Okunma
Hayatı hep uçlarda yaşıyoruz ama durun hemen hüküm vermeyin, bu uçlar yaşadığınız güzel anlar değil onu kastetmedim. Ya siyahsındır ya beyaz, ya geceye tutkunsundur ya gündüze. Kutuplaşıyoruz, her gün aramızdaki duvarlara birer tuğla daha koyuyoruz. Biraz daha agresifleşiyor, bileniyor, ekilen nefret tohumlarının karşılığını veriyoruz.
Mesela Berkin Elvan için üzülürken Yasin Börü için üzülemiyoruz. Sen ama ikisi de çocuk dersen susturuyorlar seni. Olur mu canım biri elindeki sapanla polise taş atıyordu,sözde teröristti! Diğeri kurban için et dağıtıyordu, hayır İşidçiydi! Tarafını seçmek zorundasın, bizi buna mecbur bırakıyorlar. Kafanı gömdüğün kumdan biraz çıkaracak olsan daha güçlü bir darbeyle gömüyorlar seni.
Korkuyorlar, evet yanlış anlamadın bizden korkuyorlar. Biz kim miyiz? Vicdanındaki o sinek vızıltısı kadar sesi duymayı başaranlar.. İkisi de evladımdır diyen 70 yaşındaki Ayşe nineden, 16 yaşındaki taraf olmayı reddeden liseli çocuktan, Türk olduğu halde her sene Hrant’la Ermeni olan 35 yaşındaki tarih öğretmeninden, başörtülü-başörtüsüz, Türk-Kürt, Alevi-Sünni.. Bizim aynı acıyı hissetmemizden korkuyorlar. Çünkü biliyorlar, biz el ele tutulduğumuz gün karşılarında dimdik duracağız, hesap soracağız.
Ve biz yemin ediyoruz, Berkin’in de Yasin’in de hesabını soracağız!