46
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
954
Okunma


Gazetelerde haberleri okurken bir haberin satır aralarındaki söze takıldım , şöyle diyor Ankara Müftüsü Özer ’ Yani 80 gram altını veya bu oranda parası ya da malı varsa bu kişi zengin sayılır. Aynı zamanda bu mal varlığının üzerinden bir yıl geçmesi de gerekir.’ Yani bir yıl geçmeden o parayı ya da altını satıp başka bir şeye çevirdiğinde zengin sayılmıyorsun demektir .. Dolayısıyla fakir bir kişi oluyorsun zengin olduğun halde... Gerçekten de çok ilginç ve bir o kadar da düşündürücü ..Ama haberin asıl konusu bu değil tabiki. Şimdi habere konu olan şeye biraz daha yakından bakalım..
Aslında haber olan konunun kendisi de çok ilginç . Haberin aslında Ankara Müftüsü Özer’in, ramazan ayında verilen zekatın ve fitrenin memur ve işçiye de verilebileceğini söylüyor olması..Ve Özer şöyle devam ediyor "İslam’ın koymuş olduğu zenginlik ölçütüne mali durumu uymuyorsa, yani o zenginlik ölçütüne girmemişse, zengin değilse İslam’a göre memura da işçiye de zekat verilebilir." Yoksulluk sınırının kişi başına 730 YTL olduğu düşünülürse gerçekten de çalışan insanlarımız oldukça yoksullar hatta aç da denebilir.. Yani kısaca işçi ve memurumuz şu durumda zekata muhtaç oluyorlar .... Ben bir zamanlar sendikayla uğraşmış birisi olarak sayın Özer’i kutluyorum gerçekleri bir kez daha dile getirdiği için... Bu aklın, vicdanın ve bilimin gerçekliğidir ve oldukça hazin bir durumdur.. Ama çözüm bumudur, elbette değildir yani sorun zekat vermeyle çözülecek bir sorun değildir.. Ve terkedilen ( hatta bana göre bir türlü uygulanamamış olan ) Sosyal Devlet politikasının yürürlüğe girmesi gerekir bir an önce diye düşününüyorum .
Peki Sosyal Devlet ne demektir isterseniz ona bir göz atalım. Burda sözü geçen ’sosyal’, ’ sosyal sorun’ ya da ’ sosyal politika’ ne olduğuna bakalım;
Netten okuduğum bir yazıda İnsanın sosyal sorunlarını iki grupta topluyor ve şöyle diyor :
1--İnsanların bedensel ve zihinsel gelişmesi, maddi refahı, tüm yeteneklerini geliştirmesi, tüm olanaklarını kullanması ile ilgili sorunlar. Bu açıdan sosyal sorunlar kişinin sağlığı ile, bedensel gelişmesi ile, yaşama olanakları yani iş hayatı ve bunlarla ilgili hastalık, yaşlılık, sakatlık, işsizlik, vb. tüm sorunları, bunun yanında insanın bedensel, ruhsal gelişmesi, kişiliğinin, yetenek ve olanaklarının geliştirilmesi ile ilgili eğitim, öğrenim, toplumsal hayatta ilerlemesi gibi sorunları kapsar.
2--İnsan doğduğu andan itibaren çeşitli kuruluşlar içinde yer alır, bunlara bağlı olarak yaşar, gelişmesini bu kuruluşlar içinde tamamlar -aile, mesleki kuruluşlar gibi. Bu da sosyal yapı sorunlarını ortaya çıkarır.
İnsan tek başına yaşayabilen bir yaratık olmadığına ve doğduğu andan başlayarak çeşitli ve değişik kuruluşlar arasında yaşamak zorunluluğunu duyduğuna göre, bireyin "sosyal" sorunlarının çözümü, onun içinde yaşamak zorunda kaldığı sosyal yapı sorunlarının çözümüne bağlıdır. Bu bakımdan ailenin sorunları çözümlenmeden bireyin sorunları çözümlenmiş sayılamaz. Diğer yandan sosyal yapı sorunlarının çözümü de bireyin sosyal sorunlarının çözümüne bağlıdır.
Bundan hareketle ’ Sosyal Politika ’ sosyal sorunları inceleyen ve bunlara çözümler öneren bir araştırma alanı oluyor. Ve bu ’Sosyal Politika’ uygulanmadığı takdirde ne acıdırki demokrasi açığı ortaya çıkmakta ve vatandaşlık ise sadece bir piyasa vatandaşlığından ileri gidememektedir.
Umarım devlet yetkilileri vatandaşların iyiliği ve refahı için bu düzenlemeleri bir an önce yapar. Bu köklü bir çözüm olmasa da başlangıç olarak yine de olması gerekenlerdendir diye düşünüyorum.
Sevgilerimle .......
Güldane Dal ( 20080906 )