13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
754
Okunma
Aman ha sakın yanlış anlaşılmasın; ne düşünce, ne de söz bana ait değil, öncelikle bunu belirtmek isterim.
Geçenlerde bir vesile bir ortamda tanıdığım bir beye ait bu saçma söz. Niye bu saçmalığı aktarma gereği duydun da denilebilir, lakin bu sözcüğün ardında yatan hayret edilesi ve ibretlik o denli çok gerçek var ki günümüzü yansıtan, ele almadan edemedim.
Tanımıyorum bu beyi. Biz Baykal’dan konuşuyoruz; Baykal’ın CHP yi bitirdiğini, zarar verdiğini, onuruyla zamanı geldiğinde çekilmesini bilmediklerini siyasilerin ve bir zamanlar ben bu işi yapamıyorum deyip çekildiğinde gözümde yüceldiği ve daha bir saygınlaştığını lakin geri dönüşüyle ve bu hale gelişiyle de CHP’nin, bu gün gözümde ne o yüceldiği yerde, ne de saygınlığında kalmadığını söylemimin hemen ardından, “Siz kim oluyorsunuz da, Baykal’a laf ediyorsunuz diyen seslenişe yöneldim. “Vatandaş” dedim sadece. “Gerçeği görür, sağduyulu ve ülkesini seven bir vatandaş.” Bu günkü CHP’yi Atatürk’e yakıştıramayan ve üzülen bir vatandaş. Daha da saldırganlaştı lafım üzerine: Sen mutlaka AKP’lisin gerçek CHP’li Baykal’a laf etmez. Ona laf eden beni bulur karşısında. Ama neredeyse dövecek, zor tutuyor kendisini. Ardından, “Sen kim Atatürkçü olmak kim, Atatürk’ün partisinin başındaki birine dil uzatamazsın” demez mi? “Atatürk’ün partisine yakışmazlıkla hareket ediyorsa başındaki, Atatürk’ün bıraktığı yerden daha da ileri götürmüyorsa partiyi ve ülkeyi, yanlışlar yapıyorsa, babam da olsa söylerim kardeşim. Ben futbol takımı tutar gibi parti tutamam, başına kim gelirse gelsin başım üzere diyemem, varsa yanlışı söylerim ki bu konuda tek söylenen de ben değilim. Gerçeği görürlerin ve üzülenlerin hepsi aynı görüşte, hangi partiden olursa olsun. Hatayı görüyor ve dile getiriyor olmak AKP’li olmayı gerektirmiyor, tıpkı CHP konusunda gerçeği dile getirmenin CHP’li olmayı gerektirmediği gibi” dedim. Bir müddet bu minval üzere devam etti tartışma…
Konu değişsin ve iyice gerilmesin diye ortalık sanırım, yanımdakilerden biri: Boş ver dengesizin biri besbelli deyip “Ne yapacaksın, tutacak mısın oruç, sakın tutma bu durumda sana zararı olur” diye ilave etti. “Yok bu yıl tutamayacağım ne yazık ki, günde 3 litre su içmek zorundayım ve ilaçlarım da var almam gereken, bu 8 aylık kemoterapi ve radyoterapi süreci epey zayıf düşürdü bünyemi” dedim. O bey tekrar döndü: Aa hasta olmasanız oruç da tutacaksınız yani dedi. La havle ölür müsün öldürür müsün? Döndüm: Niye bir sakıncası mı vardı, niye tutmayayım? dedim. “Ben de Müslüman’ım ama oruca, namaza karşıyım gerek yok” dedi. “Kim verdi bu fetvayı, yeni bir vahiy mi?” dedim gayet müstehzi bir üslupla. Sinirlendi. “Ben laik, çağdaş ve aydınım aynı zamanda da Atatürkçüyüm ve ADD üyesiyim. Demek sen yobazsın, İran rejimi gelsin istiyorsun, kimse benim anama kara çarşaf giydiremez” dedi. “Kardeşim, deli misin, tanımadığın biri hakkında nasıl, hem de saçma sapan hükümler verip yargılıyorsun, dön önüne de sinirimi bozma ikide bir lafa girip, hem o çarşaf da zaten Müslüman giysisi değil. Ayrıca oruç tutmak, namaz kılmak, çağdaş, medeni, aydın olmaya da Atatürkçü olmaya da engel değil.” Dedim. “Atatürk çağdaş olun, medeni olun demiş, oruç tuttun, namaz kılın mı demiş? Gerçek Atatürkçü oruç tutmaz” demez mi? Gırtlaklayacağım adamı… “Kardeşim sapla samanı karıştırma. Atatürk inançların samimi yaşanışına karışmıyor, çıkıp da kimseye namaz kılamazsın, oruç tutamazsın demiş değil, hatta dinin daha iyi anlaşılması, hurafelerden kurtulup, bazı kişilerin tekelinde olmasını engelleyip gerçeğinin geniş kitlelere ulaşması adına ilk kez Kur’an’ın tercümesinin ve mealinin yapılmasını bizzat istemiş ve yaptırtmıştır. Vakit namazları Allah’la kendisi arasında bilemem, ama Cuma namazlarına gitmiştir. Bu tür saçmalıklarla Atatürk’ü karalamayın, iftira atmayın. Siz zihniyettekiler yüzünden, zaten pek çok kişice Atatürk dinsiz gibi algılanmakta. Kendinize gelin” dedim. “Sen cahilsin bir gün uğra da bana, sana doğruları anlatayım sayemde biraz fikir sahibi ol ve yobazlıktan kurtul, senin ağzını yırtarım Atatürk’e dinsiz diyemezsin” demez mi.? İnsanlar herhalde böylesi durumlarda katil oluyorlar. “Kardeşim Atatürk’ü dinsiz yerine koymaya çalışan kendinsin farkında olmayarak, buna mukabil ben dinsiz olmadığını savunuyorum, ya dinlemiyor, ya da alkollüsün veya zırcahil ki söyleneni bile anlamaktan acizsin veya ağzından çıkanı kulağın duymuyor, ne dediğinin farkında değilsin” dedim. Sen bana cahil diyemezsin, ben doktorum demesin mi bu defa da…
İyice şaşırdım!!!
Vah zavallı ülkem!..
Vah eğitim düzenim!..
Vah din anlayışı ülkem aydınının!..
Vah Atatürkçüyüm diyenlerin, Atatürkçü geçinenlerin Atatürk anlayışı!..
Cahillik diz boyu!..
Hem de en üst düzeyde bile!..
Yazık ki ne yazık!!!