Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU

Bir Kış Günü 2

Yorum

Bir Kış Günü 2

6

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

1329

Okunma

Okuduğunuz yazı 15.1.2017 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Bir Kış Günü 2

Başım dönüyordu, kelimeler ardı sıra boğazımda takılı kalmıştı. Yutkunamadım.
Etrafımda olan bitenden haberim yoktu, umurumda da değildi. Sinirlerim alınmıştı sanki o sırada, kızamıyordum kırıp dökecek takat kalmamıştı bende.

-“Banu, gel otur istersen canım.” Diye teselli etmeye çalışan Cansu Hanım’ı elimin tersiyle ittiğimin farkında bile değildim. Başım dönmeye devam ederken yavaş yavaş gücümü kaybediyordum ve gözlerim kararır gibiydi.
-“Bayılacak sanki tutun!” ikazı işittiğim son ikazdı. Sonrasını hatırlamıyordum.

*
Keskin bir kolonya kokusuna aralandı bilincim, parlak bir ışığa maruz kalınca yummak zorunda kaldım gözlerimi. Kendimi yorgun hissediyordum, başımdaki kalabalığın nedenini bilincim yerine oturana kadar çözememiştim.
-“Ne oldu bana?” diyerek sessizliği böldüm. Sonra hızla başucumdaki doktora çevirdim bakışlarımı.
-“Bayılmışsın Banu, şimdi iyisin.” Diye cevap verince yattığım yerden doğrulup ayağa kalktım. Yavaş yavaş hafızam yerine gelince ofisime gidip eşyalarımı toparlamaya başladım. Düşünmek istemiyordum ama düşünüyordum. Ve bu düşündüklerim göğsümün ortasına ateş topu düşürüyordu. Hay çıkasıca lanet aklım sana ne?
Memuriyet hayatına atıldığımdan beri kimseye boyun eğmedim, kendi inandığım doğrular uğruna çok kez mücadele ettim. Haksızlığa sığmıyordum sığamıyordum. Rahmetli babamdan, dul anamdan, dedelerimden ninelerimden böyle öğrenmiştim ve bu öğrendiklerimden hep memnundum. Bugüne dek başım hep dikti ama bugün yüzüm kızarık başım eğikti. Hiç sevmemişlerdi beni burada, hiç! Masadan tayin kâğıdını elime alıp defalarca okudum her okuduğumda ayrı bir hüzün çarpıyordu suratıma bir tokat misali. Şeytan diyor ki al bu tayin kâğıdını git şefin suratına çarp!

-“Banu Abla.” Deyip beni usulca dürten Zehra’ydı. Beni burada menfaatsiz, safça seven tek kişi oydu. Ona karşı kalbim daha da ısınmıştı.
-“Efendim Zehra” deyip ona bakınca elinde iki adet orta boy koli gördüm.
-“Lazım olur diye düşündüm, karşı marketten alıp geldim.” Dedi. İçimden gülümsemek geldi, ona sarıldım. Elmacık kemiklerimin ıslandığını fark etmek geç olmamıştı benim için.
Zehra gözlerime bakarken yutkunmaya çalışıyordu ve nemleniyordu kahverengi gözleri.
-“Ağlama sakın” dedim. Konuşmaya çalışıyor ama bir şey ona engel oluyordu.
-“Banu Abla” derken sesinin titrediğini fark ettim ve ona sarıldım. Ofisin içini onun hıçkırık sesleri doldurmuştu o an. Bana bu kadar değer verdiğini bilmiyordum, şaşırmıştım.
-“Zehra, beni istediğin zaman arayabilirsin tamam mı? Biz tamamen kopmuyoruz. Görüşmeye devam edeceğiz.”
-“Ya beni unutursan?”
-“Asla öyle bir şey olmayacak.”
Gözlerimin içine masumca bakıp:
-“Gerçekten mi?” diye sorunca başımı evet şeklinde sallamakla yetindim.
-“Seni çok seviyorum.” Deyip yanağıma bir buse kondurdu.
Ben kolay kolay sevemedim kimseyi bir kişi hariç, o da eski şefim Duygu Hanım’dı. Kanım kimseye o derece ısınmamıştı. Zaman geçtikçe o da silindi yavaş yavaş yüreğimden, hatıralar defterimde bir yer edindi kendine. Bayramdan bayrama Whatsapp’tan kutlama mesajları göndeririz birbirimize. Geçmişi kurcalayıp durmak huyum olmadığı için günümüze dönüp eşyalarımı kutulara doldurmaya başladım. Saate baktığımda 4’e çeyrek kaldığını gördüm. Aklıma annem gelince hayıflandım. Ne diyecektim ona? Nasıl anlatacaktım sürüldüğümü?
Her şeyin bir çaresi var dedim kendi kendime. Kapının açıldığını duyunca irkildim. Kalabalıktı kapının önü ve sırayla içeri girdiler.
-“Banu, gidiyorsun!” deyip tek tek sarıldılar. Vedalaşmaktan hiç hoşlanmadığımı bilmiyor olmalıydılar. Kimseye duyulmadan ayrılmayı planlıyordum ki sürüldüğüm kısa süre içinde bütün hastaneye yayılmıştı. Yarım saatlik vedalaşmanın ardından hastaneden ayrıldım.
Gözlerimden yağmur yağarcasına yaşlar süzülüyordu ve ben arkama bakmadan gidiyordum.


BU NACİZANE ÖYKÜMÜ GÜNÜN SEÇKİSİ OLARAK İLAN EDEN EDEBİYAT DEFTERİ SEÇKİ KURULUNA SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMİ SUNARIM.










Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir kış günü 2 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir kış günü 2 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bir Kış Günü 2 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
16.1.2017 20:51:57
Bir Türkiye gerçeği devam... Duygusal tema uygun düşmüş.

Sevgilerimle
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
16.1.2017 19:24:17
Önce, kaçırdığımız birinci bölümü okuduk tabi ki.
Gerçekten çok duru ve akıcı bir Türkçe ile kaleme alınmış,
sürükleyici bir tempo yakalanabilmiş hikayede.
Zevkle, ilgi ile okudum.
Ve,
oturup kaç iş yeri değiştirdiğimi sayma ihtiyacı hissettim nedense.
On yedi iş yeri değiştirmişim çalışma hayatım boyunca.
Bir çoğu da sürgün, ya da kovulma...
Tembel bir insan değilim ha!... Tam aksine çok disiplinli ve çalışkanım.
Sebep?
Hikayedeki kahramanımız olayı özetlemiş işte. Doğru, dürüst, çalışkan olmak...
''Doğru söyleyeni, yedi köyden kovalar'' misali işte bizimkisi de.
Sözün özü,
yazıda kendimizi mi bulduk ne?
Kahramanımıza,
kovulanlar kulübüne hoş geldin diyorum.
Ya da sürgün edilenler...
Doğrular, dürüstler, gerçek insanlar kulübüne...

Yazarı, güncel ve gerçekçi hikayesinden dolayı kutluyorum.
Güzel anlatımı için de...
Nar-ı Çiçek
Nar-ı Çiçek, @nar-icicek
16.1.2017 18:24:49


Tebrik ediyorum.

Sevgilerimle
Aynur Baş
Aynur Baş, @aynurbas
16.1.2017 15:16:43
Giriş kısmı, birinci bölüme yönlendirdi.
Okudum.
Öykünün kesitleri kamuda görev yapanlarımız için çok yabancı değil.
Konuşanının ruh halini de dış mekanı da akıcı bir dille resmedip,
okurunu, -akıştan koparmadan- baştan sona kolaylıkla taşımış kaleminiz.
Beğeniyle okudum.
Kalemle dostluğunuz daim olsun dilerim.
Tebriğim ve selamımla.
'İsmailAydın'
'İsmailAydın', @ismailaydin
16.1.2017 09:46:33
Tebrik ederim sevgili dostum. Güzel bir çalışma olmuş. Kalemin susmasın hiç bir zaman.
İBRAHİM YILMAZ
İBRAHİM YILMAZ, @ibrahimyilmaz1
15.1.2017 13:06:49
10 puan verdi
Kutlarım anlatım güzelliğini şiirsel yazınızın Ayşegül hanımefendi. Memleketimin çarpık uygulamalarını güzel betimlemişsiniz. Siz ya da öykünüze giren kahramanınız haline şüktersin! Diyeceksiniz ki, niye! İşte öyle! Müfettiş oğlumu, badem bıyıklılar hiç bir suçla itham etmeden BDDk'dan kapı dışarı ettiler. Şükür oğlum on gün sonra yeni bir iş buldu. Şu anda yönetici...Öylesi durumlarda yaşanıyor bu güzel topraklarda. Umarım çocuğumun öyküsünü de bir gün yazmak kısmet olur size ya da bana.
Emeğe saygımla...
Selam ve sevgiler...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL