Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Canan Yönter
Canan Yönter

Geçmiş Zaman Olur Ki...

Yorum

Geçmiş Zaman Olur Ki...

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

660

Okunma

Geçmiş Zaman Olur Ki...

Singer dikiş makinası..Elin,emeğin simgesiydi bir zamanlar. Şimdi olduğu gibi hazır giyim öyle yaygın değildi bizim çocukluğumuzda.Her evde çeşit çeşit moda dergileri vardı.Onlardan beğenilen modeller, terzilere diktirilirdi.Annem Kız Meslek Lisesi mezunu olduğu için çok iyi dikiş dikerdi. Her hafta yeni dergiler alan bu moda dergilerinden harikalar yaratan bir kadındı. Eli sihirli gibiydi.Kendisinin artık kullanmadığı giysilerinin,mantolarının,döpiyeslerinin kumaşlarından yepyeni modaya uygun harika giysiler ortaya çıkarırdı. Kendimi bildim bileli bizim evde singer dikiş makinası odanın bir köşesinde kullanıma hazır beklerdi. Annem sürpriz yapmayı çok seven,çocuk ruhlu, güzel kadın. Ben okuldayken benden gizli gizli diktiği,bazen kendi sabahlığından bozduğu bir pantolonla karşılardı gözlerinin iç gülerek.O zamanlar kumaş da çok fazla yoktu.Varsa da çok pahallıydı. Kumaş denince aklımın köşesinde kalmış bir anıyı hatırlarım hep. Mahalleye gelen,kumaş satan bohçacılar vardı. Biri, dükkanından sürekli güzel kumaşlar getirip satan yahudi kökenli bir erkek bohçacı idi. Dükkanına gidemeyen kadınlara evlerine kadar gelip,kumaş getirirdi. Bohçasında çeşit çeşit birbirinden güzel kumaşlar olurdu hep.Rengarek,ipekli,kaşe,kadife gibi kaliteli kumaşlar.Annem ve mahalleli kadınlar ondan veresiye kumaş alırlardı. Bohçacı geldiğinde komşular bizde toplanır,hayat dediğimiz giriş salonuna kumaşlar yayılırdı. Komşular ve annem beğendikleri kumaşları yahudi satıcı ile çok sıkı pazarlık ederek almaya çalışırlardı.Zayıf ,ortaboylu,ortayaşlı,saçlarının çoğu dökülmüş çelimsiz bir adamdı. Ama iş pazarlığa,paraya gelince adamın içinden çıkan o bitmez inada ve enerjiye şaşar kalırdım. Kolay kolay pes etmez kadınların onca dil dökmesine - vallahi komşum kurtarmaz. Kurtarsa ben böyle kapı kapi dolaşirim hiç. derdi yarım Türkçesi ile. Onun geldiği günler benim için kaçırılmayacak bir eğlenceydi.Annemler,ne kadar dil dökseler de pazarlık yapmaya çalışsalar da sonunda adamın hep istediği fiyattan almak zorunda kalırlardı kumaşları.Son geldiği günü de çok iyi hatırlıyorum. Çok garip bir korku vardı gözlerinde. Aceleci bir şekilde elindeki bohçayı paraya çevirmenin telaşıyla, bohçadan kumaşları alıp alıp ortaya atıyor.Alın hanımefendilerim bunlar son,bir daha ben gelmeyeceğim.Diyordu. Kumaşlar çok pahallı diyen annemlere, ne verirsiniz diye sorup, birinin önüne bir kumaş atıyordu. Annem de mor renkli kaşe bir kumaş seçti.Kızıma bundan ne güzel manto olur diyerek. Bohçacı alın hanımefendim ekmeğinizi çok yedim ne verirsiniz alın ele geçmez bu kumaşlar diyordu. Annem niye artık gelmeyeceğini sorunca. Sormayın madam bizimkiler devlet kurmuş. Bizi,hepimizi çağırıyorlar ben de işimi ,dükkanımı bırakıp gitmek zorundayım diyordu. (İsrail Devleti,Filistin topraklarında kurulmasından sonra araplarla savaşmaya başlayınca eli sillah tutun tüm yahudileri çağırmış) Adam ucuz pahallı demeden,borçlarını da tahsil ederek helalleşip gitti.Bir daha hiç gelmedi.Mor renkli mantomu ne zaman giysem hep o yahudi tüccar aklıma gelirdi. Gözlerindeki o korkuyu,ölüm korkusu sinmiş bakışı hiç unutamam. Annem öyle herkese dikiş dikmezdi hatırını kıramayacaklarına dikerdi. Babamın hali vakti yerinde olduğu için o zamanlar babam da istemezdi dikiş dikmesini. Oysa annem için dikiş terapi gibiydi.Yaratıcı ruhu dikişte kendini gösterirdi.Çoğu zaman öğleden sonraları ev işleri bitince bazen de akşamları singer dikiş makinesinin tıkır tıkır sesine annem, güzel şarkılarıyla eşlik ederek ne güzel elbiseler dikmişti bana ve hatırını kıramadığı dostlarına. Annemden sonra singer makinemiz sahipsiz kalınca gücendi,çalışmaz oldu..Bir gün öğrendim ki babaannem onu ve kendi bakır kaplarını birkaç renkli naylon leğen karşılığı eskiciye vermiş....Öğrenince baya üzülmüştüm.Hem bizi yıllarca giydiren annemin eli olan, dikiş makinamıza hem de babanemin o güzelim bakır kaplarına..Oldum bittim severim eskiyi.Bende hatırı çoktur.Kıyamam öyle çabuk anılarıma ve bende anısı olanlara. Şimdi nerede bir singer makinesi resmi görsem,ki artık sevdiklerimiz gibi resimlerde kaldı.Tıkır tıkır işleyen sesi,annemin ley ley tinimini hanım seni istiyor canım...şarkısına karışarak eski güzel ,mutlu günlerimizi hatırlatır.
Canan Yönter

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Geçmiş zaman olur ki... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Geçmiş zaman olur ki... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Geçmiş Zaman Olur Ki... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL