Biliyoruz ki ya da herkes biliyor ki demokrasilerde iktidarın kaynağı halkın iradesidir ya da rızası da denebilir buna.
Bazen de iktidar kaynağını halktan almayan yönetim biçimleri de vardır yeryüzünde:Diktatörlükler ve teokrasiler.
Ancak halkın rızasının alınması,bir gücü,en baştan demokrat yapmaya yetmez,onu keyfi davranmaktan alıkoymaz.Burada mesele,gücün "sınırlandırılmasıdır".
Sınırlı devlet denilen şey tam da budur.
Sınırları belirleyen şey de hukuktur yani kanunun varlığı yetmez.
..........................
Ülkemiz 10 Ağustos 2014 ’te C.Başkanını halkın seçtiği yeni bir evreye geçti.Ortaya "parlamenter sistemi" aşan bir durum çıktı.
Buna "yarı başkanlık sistemi" diyenler de çok.
Ancak yeni bir duruma /aşamaya da henüz geçemedik.Şimdi "araftayız" hep birlikte.
Bu da 21 maddelik bir anayasa değişikliğiyle aşılmak murat edilmektedir.
Adı tam olarak konulmasa da bir tür başkanlık sistemi olacak.Ne kadar "Cumhurbaşkanlığı Sistemi" denilse de bu yeni bir durumdur.
Başbakanlığın lağvedildiği yapının adı "başkanlık sistemidir".Biz ne dersek diyelim.Bu yapı da ta 1755’ten beri "kuvvetler ayrılığı" ilkesine /ölçüsüne dayanmaktadır.
Ancak 21 maddelik anayasa değişikliği teklifini defalarca okudum.
Yeterince "denge-denetim mekanizmalarının "varlığını göremedim.Tersine 8.maddede,C.Başkanının en fazla iki defa seçileceği yazılmış iken;12.maddede bir defa daha C.Başkanının aday olabileceği şarta/ölçüye bağlanmaktadır.
Ve "partili cumhurbaşkanı"anlayışı savunulmaktadır.
Yani hem partinin başkanı,hem de Meclis’teki parti grubunun başkanı hem de cumhurun başkanının tek elde toplanacağı görülebilmektedir.
Bu yapı bence,kuvvetler ayrılığını değil,olsa olsa "vahdet-i kuvva"yı ortaya çıkarır.Yani "kuvvetler birliğidir" bunun adı ve başkanlık sistemiyle hiç alakası da yoktur/olamaz bunun.
Unutmayalım ki bir düşünür,"Bir iktidarı keyfi olmaktan alıkoyan şey,bu iktidarın kaynağı değil,sınırlarıdır "der Kölelik Yolu adlı kitabında.