Lambayı, telefonu, telgrafı, Matbaayı, uçağı, arabayı çamaşır/bulaşık makinasını, çatal, bıçağı... icat ettiğini zanneden insan, aslında beynine önceden yerleştirilmiş bilgileri hatırlıyor.

Bu nedenle Her türlü insan yapımı şey için icat değilde "buluş" kelimesini kullanmak kanaatimce daha doğru olur.

Allah, (c.c) İnsan beynine yerleştirmiş olduğu proğramı, izin verdiği kadar, izin verdiği zaman açıyor. Böylece insan, beynine önceden yerleştirilmiş olan bilgileri, hatırlıyor ve ya buluyor.

Yani insanların Adem (as) dan, bu zamana ve kıyamete kadar "icat ettik" dedikleri, diyecekleri ne varsa, zaten beyinlerinde taşıdıkları bilgileri Allah’ın dilemesiyle hatırlamalarıdır.

"Göklerde ve yerdekilerin hepsi O’nundur... O’nun bildirdiklerinin dışında insanlar O’nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler... BAKARA:255."

(En Doğrusunu Rabbimiz Bilir)

Örnek ve benzeri olmayan şeyleri yaratan icat eden,
ancak Hâlık, Bâri, Musavvir, Alîm, Mukît, Hakîm, Mübdi, Bedî olan ALLAH’TIR.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla

"Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı...
SÂFFÂT: 96.

Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır...
HADÎD:25."

"Allah Adem’e (Gerekli olan) (bütün eşyanın) isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.

Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz Alîm ve Hakîm olan ancak sensin, dediler.

(Bunun üzerine: ) Ey Âdem ! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi. BAKARA: 31.32.33."

Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ı tesbih etmektedir. O, Azîzdir, Hakîmdir.
O ilktir, sondur, Zahirdir, Batındır. O, her şeyi bilendir.

HADÎD:1.3.

Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve Peygamberine inanın ki O, size rahmetinden iki kat versin ve size ışığında yürüyeceğiniz bir nûr lütfetsin; sizi bağışlasın. Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

Böylece kitap ehli, Allah’ın lütfundan hiçbir şey elde edemeyeceklerini bilsinler. Lütuf bütünüyle Allah’ın elindedir, onu dilediğine bahşeder. Allah, büyük lütuf sahibidir. HADÎD: 28.29.