Yanlışlar birleşerek yahut tek başlarına zaman zaman doğruları kimsenin bilmediği bir yerlere götürürler.
Niçin götürüldükleri ise büyük bir muammadır. Her ne kadar bu muamma asla aydınlatılamayacak olsa da, götürülme eyleminden kurtulabilen doğrular da yok değildir.
Kurtulabilen doğrular tarafından aktarıldığına göre; Maskeli yanlışlar tarafından hiç bilmedikleri bir depoda suratlarına vuran spot ışıklarının altında ve ameliyat masasını andıran bir masa da uyandıklarını ve yanlışların “ÖSYM” diye seslendikleri bir varlığın “Hepsinin elinden yanlış yapma hakkını alana dek durmak yok. Adım atarken, tercih yaparken, hepsi it gibi korkacak” şeklinde naralar attığını söylüyorlar.
Evet günümüzde ÖSYM’nin dört yanlışa bir doğruyu teslim ettiği, bin doğru gücünde olan bir dostluğun yalnızca bir yanlışa feda edildiği, hatta yanlışların yeni silahı olan, doğru maskesiyle insanlığın içinin boşaltıldığı bilinen bir gerçektir.
Bu yanlış korkusuyla kaybetmişlik hissi, kimi zaman insanların intiharlarıyla bile sonuçlanabilmektedir.
Gelin görün ki yanlışların öyle extrem silahlarıda güçleride yok. Bir karabasan gibi içimize yayılan mükemmeliyetçilik fikrinden besleniyor ve aile, toplum, devlet hatta dostlar tarafından kurulan korku imparatorlukları sayesinde çığ gibi büyüyorlar.
Bunun önüne geçebilmek adına kurulan Uluslar Arası Af Örgütü her geçen gün daha fazla yanlışı bağışlayarak, daha büyük doğrular yaratmakta.
Bende kendi başıma elimden geldiğince bu savaşta yer alabilmek için yanlış yapabilme imkanı sunan ve Uluslararası Af Örgütünü destekleyen birisi olarak ideolojimin peşinden gitmekteyim.
Şahsım tarafından yürütülen ilk projem ise “Peki Kaç Yanlış 1 Doğru Eder Hocam” adıyla araştırılıp geliştirilmekte.
Elbette bunu formülize etmek ana hedefim. Zaman içinde araştırmamın sonuçlarından sizleri de haberdar edeceğim.
Şimdiden beni destekleyen, desteklemeyen kırıldığım, gücendiğim, sevdiğim, sevildiğim, nefret ettiğim, nefret edenim hepsine selam olsun hepinizi müsaade ederseniz affediyorum.