3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
633
Okunma
TARİHİ YALAN ARTIK SONA ERMELİ OSMANLI DEVLETİ’Nİ ATATÜRK YIKMADI
Dr. Sadık Özen
Cumhuriyet düşmanı bazı tarihçiler ve internet sitelerinde yazan bazı yazar bozuntuları, gerçek İslamiyet ile ilgileri olmayan gerici, yobaz, nankör ve hainler; halkımızda 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nu Atatürk ve silah arkadaşlarının yıktıkları gibi bir algı yaratmaya çalıştılar. Cumhuriyetimizi kurmak için ölümü göze alarak kahramanca çarpışan bu insanları, akıl almaz yalanlar uydurarak ve iftiralar atarak suçladılar. Masum ve dindar halkımızı “Din elden gidiyor” söylemleriyle kandırdılar ve beyinlerini yıkadılar.
Sevr Antlaşması ile parçalanmış ve yabancılar tarafından işgal edilmiş Türkiye topraklarında, yıkılan Osmanlı’nın külleri üzerinde; hür, bağımsız, çağdaş, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarını, Osmanlı’ya ihanet etmekle ve dinsizlikle suçladılar. Bunu yaparken, Allah’tan korkmadılar ve de kuldan utanmadılar. Türklük’e, İslamiyet’e ve insanlığa yakışmayan bu alçakça ithamlar günümüzde de sürdürülüyor. Devletimize ve kuruluş ilkelerine bağlılık gösterenlere karşı kin ve husumet tohumları ekilmeye devam ediliyor.
İnsanlıktan nasibini alamamış, beyinleri her türlü fitne-fücur, bölücü ve ayrılıkçı fikirle dolu olan bu güruha gerçeklerin kabul ettirilmesi zordur. Aslında, onlar gerçeği bilmediklerinden değil, vicdanlarını satmış aşağılık şeytanlar olarak bu yoldalar.
Bu yazımı; vatansever olduklarına inandığım; iyi niyetli, saf, dindar, ama tarih okumamış ve gerçekleri öğrenememiş, beyinleri bu aşağılık zümre tarafından yıkanmış vatandaşlarımı belki aydınlatabilirim diye yazıyorum. Bunları okuyanlar arasından tek bir kişi bile çıksa ve kendisini yanlış düşünmekten kurtarsa bundan büyük mutluluk duyarım.
Koskoca Osmanlı İmparatorluğunu yıkan; içte kötü yönetilmesi, dıştan gelen emperyalist saldırılar ve Araplar’ın ihaneti olmuştur. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları bu dönemde Osmanlı subayı idiler. Devlete olan görevlerini eksiksiz olarak, büyük fedakarlıklarda yerine getirdiler.
Geçmiş zamanlarda Osmanlı Devleti; Kürt, Ermeni ve Din yobazları tarafından çok sayıda isyanla karşı karşıya gelmişti.
II. Meşrutiyet’in ilanından sonra, İstanbul’da; 13 Nisan 1909’da, tarihte 31 Mart Vakası olarak anılan, yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanma oldu. On üç gün süren ayaklanma, döneminin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir. Askeri bir isyan olarak başlamasına rağmen, isyana dahil olan softaların katılımı ile sonradan dinî bir isyan şekline dönüştürülmek istenmişti. İsyanın ilk günü hükümet istifa etmiş ve yedi gün süreyle isyancılar İstanbul’a hakim olmuşlardı. Bir vekil, bir nazır ve çok sayıda sivil/asker çok sayıda insan hayatını kaybetmişti. İsyan, Selanik’te bulunan Üçüncü ve Edirne’de bulunan İkinci Ordulara mensup askerlerin oluşturdukları, Rumeli halkının gönüllü katıldığı “Hareket Ordusu” ’nun İstanbul’a gelmesi ile bastırıldı. Bu harekatın başında Kurmay Başkanı Kolağası Mustafa Kemal vardı.
Gözleri Osmanlı topraklarında olan düşmanlar, devletin zayıf düştüğünü görerek harekete geçtiler; 29 Eylül 1911’de Trablusgarp Savaşı, 1912’de Balkan Savaşı’nı, 1914’de Çanakkale Savaşları’nı başlattılar. 1916’da Doğu Kafkasya Cephesi, 1917’de Suriye-Filistin Cephesi’ni açtılar. Mustafa Kemal ve silah arkadaşları, birer Osmanlı Subayı olarak bütün bu cephelerde cansiperane savaşarak, ellerinden gelen tüm çabaları gösterdiler.
Bu gerçeğe rağmen, bu insanlara çamur atılması aklın alacağı ve vicdanın kabul edeceği şey değildir. Bu durum; akıl, vicdan ve insafla değerlendirilmelidir.