6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2781
Okunma
Klasik bir edebiyat hikayesidir:
Adamın biri,arkadaşına uzun bir mektup yazar,altına da şu notu ekler:
-Vaktim olmadığı için kısa yazamadım!
Oldukça "paradoks" olsa da bunun "yaşayarak" çok doğru olduğunu öğrendim.
Ki Yunus Emre bir dörtlüğünde ne güzel der:
-Az söz erin yüküdür,
Çok söz hayvan yüküdür,
Bilire bir söz yeter,
Sende cevher var ise.
Edebiyatçı Mark Twain de aynısını demiş neredeyse:
-Vaktim dar olduğu için uzun yazıyorum,kusura bakma.
Eski İran’da 15.yüzyılda "Suskunlar Meclisi "diye adlandırılan bir grup varmış.Bu Meclisin de kuralı şuymuş:
-Çok düşüneceksin,az yazacaksın,çok az konuşacaksın!
Her ne kadar konuşmayı çok sevsem de bu "sözler" hep kulağıma küpedir.Ancak tarzımın da bu olduğunu yani "deneme "olduğunu biliyorum.
Çünkü bir konuyu,derleyip,toparlamanın ve yazıya dökmenin bir "emek","zaman" ve "çaba" gerektirdiği de unutmuş değilim!
Tıpkı 18.yüzyılda yaşayan Brezilyalı şair Tomas A. Gonzaga’nın (1744-1810) dediği gibi:
-Senin bir gecede okuduğun kitabı,ben,senelerce yazabilmek için saçlarımı ağarttım.
İyi yazmalar herkese bu arada şiir yazamasam da bununla uğraşanlara da!