Geçenlerde bir grup taksici Side’de bölgesinde otellerin önünde oturuyorlardı. Saat 15.00 sularıydı. Hava birden rüzgârlandı ve bulutlar kararmaya başladı. Bir taksici değişen havayı kastederek dedi ki : ’Eğer var ya şu hava sabahtan olacaktı, çok iyi para kazanırdık bugün?!’



Ne anladık?! Demek ki turistler otele Sonbahar mevsimi gelmişler ve hava güneşli olunca dışarıya çıkmak istemiyorlar, otelin plajında güneşlenmek daha çok işlerine geliyor. Çünkü ülkelerinde güneş yok ve sağlıklı yaşamak için hava ekmek su kadar güneşe de ihtiyacımız var.

Hava bozuk olduğu zaman turistler gezmeyi daha çok istiyorlar, taksiciler de bu fırsatta kaptığı gibi müşteriyi gezdirmeye götrüyor alışverişe götürüyorr, götürsünler onlar da para kazanacak elbette...Yağmur filan turistleri tanımadığı bir şey değil, kıyafetleri pardösüleri şemsiyeleri her zaman var zaten. ’’Şekerden yapılmadık ki eriyelim?!’’ deyip espri yapmayı da severler çok.

Yılın yaklaşık 310 günü güneşli geçen ve ortalama 55 gün yağış alan cennet Antalya’mızın ve genelde bütün ülkemizin değerini iyi bilelim. Biz yılda üç ürün alırken, avrupalılar bir ürün alıyorlar fakat teknolojik açıdan bizden üstün oldukları için yine de az miktardaki topraklarında bizden fazla tarım, hayvancılık gıda ürünleri sunup ihraç ediyorlar.

BİZ BU TEMBELLİĞİMİZLE ÇÖKEBİLECEĞİMİZ YERE KADAR ÇÖKTÜK! Çıkarılan yasaların, yapılan anlaşmaların, uygulanan ekonomik politikaların ulusal çıkarlarımızla örtüştüğünü ne yazık ki söyleyemiyorum; yoksa bizi gavurlar mı yönetiyor?!

Şaban Aktaş
20.10.2016