Birinci vazifesi Türk istiklalini Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek olan Türk gençliğinin önüne kimse, şahsi menfaetlerini müstevilerin siyasi emelleriyle birleştirerek çıkmasın... Hakkı ve hakikati yüceltme pahasına ana kuçağından peygamber ocağına savaşmaya değil şehit olmaya gitmiş ecdatın torunlarıyız. O ecdat güzel ahlakın ve yer yüzündeki zulmün son bulması için insanları kardeşlikle müjdeleyen Hz Muhammed s.a.v binlerce yıl sancaktarlık yapmıştırlar.
Şimdilerde liberalizm adı altında memleketin bütün kaleleri satılmakta, bütün tersanelerine girilmekte memleketin her bir köşesi bilfiil peşkeş cekilmektedir. Bu durumdan daha vahimi ise iktidarın dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, delalet ve hatta ihanet içindedirler. Müstefiler şunu iyi bilmelidirler, Türkiye cumhuriyeti Mazlum milletlerin yuvasıdır ve sınırları kanla cizilmiştir. Milletlere musallat olan ve dünyada emsali görülmemiş ölümlere sebebiyet verenler zannetmesinler ki Türk milleti fakirliğin verdiği zaruretten dolayı harap ve yorgun düşmüştür. Hakk söz konusu olduğunda ölüm teferruattır Türk milleti için.
Bütün birleşmiş milletler devletlerinden daha çok mülteciyi Türkiye Cumhuriyeti bakmaktadır. Üstelik bu halka devleti tarafından reva görülen maaş o da şayet bir işi var ise açlık sınırının yarısı kadardır. Kabenin etrafında yıkılan ecdat kalesini ve yok edilen Osmanlı imparatorluğu eserlerini müstevilerle işbirliği içerisinde götüren iktidarlara bu halk Hakkını helal etmediği gibi Hakkın katında hesabını soracaktır. Haktan ve Hakikatten kanının son damlasına kadar vazgeçmeyeceğiz. Ne mutlu Türküm diyene!