Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Apsara
Apsara

Ayazın doğum yeri...

Yorum

Ayazın doğum yeri...

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

681

Okunma

Ayazın doğum yeri...

Ayazın doğum yeri...

Sabahın ilk saatleri.
Benden habersiz gözlerime bütün şehirin betonlarını döşemişler sanki. Gözkapaklarımın arkasında renkli silüetler dans ediyor.
Açamıyorum.
Lahza lahza kaldırıyorum kirpiklerimi. Yorgunum.
Ellerim nerde?
Ah, işte burada.
Ayazın doğum yeri midir ellerim acaba? Milyar yıldır öksüz olmalı.
Gözlerim de işlevsiz bir süredir. Boş pencereleri andırıyor. Gazete kağıtlarıyla kaplanması an meselesi.
Belki örümcek ağlarına kalacak bir saraydır gönlüm, kimbilir.
Bedenini kaybetmiş bir ruh geziniyor içimde bir süredir. Kötü korku filmlerinde olduğu gibi, bulsa yerini içine ayak basıp giyinecek bedenini. Bulamıyor nedense. Alt katında aksine ruhunu arayan bir beden vuruyor duvarlara. Boş ve anlamsız bakan gözleri aç zombiler gibi öfkeli. Bulamıyor ruhunu. Birbirlerine rastlamadan geziniyorlar içimde. İçinde kaybolmanın gereksiz paragrafı benim varlığım. Okunsam hiç bir işe yaramayacağım. Hayat beni ne zaman buruşturup atacak bir kenara, bilmiyorum.

İçimin yan odalarında barışçı ve savaşçı iki kadın satranç oynuyor. Ortam gerilime çok müsait. Kim kazanacak acaba diye sormuyorum bile. En eski ve en köhne odada los bir ışık altında sonsuza kadar sürecek bir oyun çünkü bu. Beynim düşünmekten su kaynatıyor. Tepemin taşı buhar kabarcıklarıyla dolu. Ah, o masum yüzü olmasa çocuğun, inan içim çekilir gibi bir yer değil! Buharlı pencerelere kalp çizen çocuk, sen olmasaydın gökkuşağını kim kaydırak yapacaktı? Bulutları tonton dedelere kim benzetecekti?
Hadi, diyorum ona. Git şu satranç masasını devir! Beraber kıs kıs güleriz sonra ha?

Nazım Hikmeti çok ciddiye aldım ben. Denizin olmadığı yerde umut adına martı sürüsü oldum. Hah, dedim. İşte o benim! Deniz yoktu, nehir oldum, nehir yoktu, ırmak oldum, ırmak yoktu dere oldum. Daha neler oldum umut adına. Sonunda umuda kalp nakli yaparken öldüm. En çok yok oldum, en çok yok olmayı becerdim.

Yakılmayı bekleyen yağ lambasının son damlaları gibiyim. Işığım, tam etekleri uçuşan mistik perilere benzeyecekken bitiyorum. Bitiyorum. Işığı doğururken ölüyorum anlayacağınız. Bütün gebeliğim beyhude bir hammalıktan ibaretmiş.

Bunca soğukluğum boşaymış gibi, hiç kimseyi öldürmeyecek bir kurşunun içinde yaşıyorum.

✒T.Y.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ayazın doğum yeri... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ayazın doğum yeri... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ayazın doğum yeri... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL