Bilim için bilim,sanat için sanat anlayışı genellikle "totaliter "zihniyetlerde kabul görmez.Mutlaka bir üst amaca hizmet etmeli bunlar diye beklenir.
Ve hatta bunun böyle olması için propaganda da yapılır.
Zaten gerek Hitler Almanya’sında,gerekse de o tarihteki Sovyetlerde yapılan inceleme-araştırmalarda aynı durum göze çarpar:
Bir taraf "Marksist Leninist Doğal Bilimler Dergisi "çıkarırken;diğer yanda da
"Nasyonal Sosyalist Matematikçiler Birliği Dergisi " yayımlanıyormuş.
"Cerrahide Marksist Leninist teorinin temsilcisiyiz","Matematikte partinin sesiyiz."gibi sloganlara yer verilmekteymiş.
Tam propaganda yapılan "manzara" bu işte.
Oysa hayat bunları aşar /aşmakta :Felsefe de var hayatta,aşk da,şiir de,edebiyat da,meslek de,etik de ,inanç da,ceza da,ödül de,evlenmek de,boşanmak da...Say say bitmez diyeceğimiz kadar çok geniş bir yelpaze.
Ve en "kötü "olanı da bilgi sahibi olmadan "fikir" sahibi olmak,onun propagandasını yapmak!Çünkü bilgisiz yapılan çok şey,insanı "militanlaştırır" ve hayatı da iki renge sokar! Siyah-beyaz.
Uğur Mumcu,"Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz" derken ne kadar haklıysa,Necip Fazıl da "Süleymanname "adlı şiirinde o kadar doğru demektedir:
-Fikir dağlar boyu kocaman kitap !
Galiba hayata biraz "yukarıdan bakmak "en doğrusu.
Belçikalıların bir atasözünde dedikleri gibi:
-Gördüğümüz alanın genişliği,bulunduğumuz tepenin yüksekliğine bağlıdır.