1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1182
Okunma
"Sessiz atın tekmesi sert olur" ata sözünü doğrulayan,böyle bir anı yaşayacağımızı kim tahmin edebilirdi ki..!
Gerçi,içimizdeki o ürkütücü uyuşukluk,o vurdumduymazlık,tıpkı gelmek üzere olan depremin öncü belirtileri gibiydi..17Ağustos depremini bire bir yaşamış bir deprem mağduru olarak söylüyorum; inanın tek bir farkı,deprem gelmeden birkaç gün öncesinden tabiatta olan farklılıklardan,içimizdeki sıkıntılardan,bilim adamları da dahil hiç birimiz olacakları tahmin edemedik..Sanki o ilahi kudret insan oğlunun nutkunu köreltmişti.Fazla bir zaman geçmeden o felaketi yaşamıştık..Oysa,halk olarak,Vatan ve Millet olarak yaşadığımız bu büyük felaket ise; içimize tıpkı bir verem mikrobu gibi yıllar öncesinden sinsice girmiş,hiç şüphe uyandırmadan yıllarca içimizde yuvalanmış,üremiş an be an her yanımızı sarıp sarmalamıştı..Yani diyeceğim o ki; öyle deprem gibi iki üç günde olup bitmemişti..
Ve günü geldi.. Artık yavaş yavaş ağrılarıyla,sancılarıyla,akla hayale gelmiyecek emarelerle kendini belli ettirmeye başlamıştı..Başlamıştı ama bizler çoğunluk olarak, ne ağrı nede sancı hissediyorduk..Dalmışız derin bir kış uykusuna..Sağ olsunlar,başa gelen her iktidar oy uğruna,ağızlarına sürülen o bir kaşık balın iksirindeki etkiyle,yapılan yanlışların üstünü birer birer örtmeyi kendilerine görev sayıp,bir birleriyle yarışmışlar."Bu bir felaket,bunların niyeti kötü,arkalarında dış güçler var,bizi bölmek istiyorlar " diyenlerin feryadına kulak tıkamışlar,kuruntu demişler.. Oysa devlet yönetimi içinde yapılanan o güruh;gün be gün faliyetlerini daha da artırıyor,direnmek isteyenleri çeşitli oyunlarla,kumpaslarla,susturarak hapislere tıktırıyor,tehditle,çeşitli bizans oyunlarıyla seslerini kıstırıyorlardı....
Yani rahmetli Cem Karaca´nın dedigi gibi; "Binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete"..
Ama halk olarak hala uyumaya devam ediyoruz,hemde ne uyku ne uyku..Uyanmaya kalkan da bu sefer başka yöntemlerle uyutuluyordu..! Açıkçası bu virüsün karşısında duracak bir antibiyotik yada vücudumuzda ona karşı koyacak direnç,ne yazıkki bizim genetiğimizde yoktu herhalde..
Çaresizce ve acizlik içerisinde bekledik.."Ne olacaksa bir an önce olsun" der gibi..! Oluk oluk akan fakir fukara kanı,her gün onlarca şehit cenazeleri,taziye evleri..feryatlar..Hele ölünceye kadar unutamıycağım; Şehit olan Baş Çvş. kardeşinin cenazesinde,artık üzerindeki ünüformaya bile aldırmadan isyan eden o Jandarma Binbaşı´sının,o kahraman ın isyanı..! o resim o an,gözlerim kapanırken bile en son kare olarak hep o resim kalacak..! O an o olay, geldiğimiz son durumun ne derece içler acısı olduğunun,vahametinin en açık göstergesi gibiydi..Artık bizler ve ülkemiz,fırtına öncesinin sessizliğine bürünmüştük bile..Ta ki, tarihe kara leke olarak geçecek o geceye,15 Temmuz gecesine kadar...
O gece...
Böylesine bir şerden,
Belki de
Millet olarak kaderimizi yeniden çizen
Bir hayır doğuyor..!
Hiç uyanamıyacağını sandığım halkım
Uyanıyor, o derin kış uykusundan
Ve irkiliyor...
Tepelerden yuvarlanan
Kar topu gibi
Büyüdükçe büyüyor
Sonunda..
Çığ olup düşüyor
Hainlerin üstüne,tankların önüne
Doğuyor yeniden
Çanakkale ruhu,
İstanbul semalarından
Sonra Ankara´ya
Ve yurdumun dört bir yanına
57´inci Alay 23´uncu Alay iniyor
Göklerin alaca karanlığından
Bölük bölük,tabur tabur,şehitler geliyor
Kocatepeden,Conk Bayırı´ndan
Siper oluyor tanklara
Yağmur gibi yağan kurşunlara.
İşte bu dedim..
Bu... bu...bu benim kahraman halkım
Bağırdım,haykırdım,çılgıncasına saatlerce ağladım
Çok uzaklarda olsam da
Ruhumla,ben sizinleyim,yanınızdayım
Dedim..
Ve bitti..
Bahar güneşi gören
Dağ eteklerindeki karlar gibi
İçimdeki
Kuşkular,korkular eriyip gitti
Şimdi..
Yedi düvel değil
Yüzyetmişyedi düvel gelsin
Kimin umurunda..
Bu millet uyandı birkez
Artık,şehitleriyle kol kola,omuz omuza
Dün izmir,İstanbul Ankara
Yarın doğu da sınır boyunca
O gece..
Uyandı birkez Çanakkale ruhu
Arabı ,çerkezi,kürdü,lazı,arnavutu
Tek bayrak,tek vatan,birlikte omuz omuza..!
Dünya var oldukça
Dalganalacak ay yıldızlı bayrağımız
Birlikte ilelebet sonsuzluklara...
25.08.2016 /Berlin_________________Mahmut M.Özdemir