1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
499
Okunma

Sürekli şikayet ettiğimiz hayatlarımız.Geriye dönüp diğer insanları düşünmediğimiz bencil bir dünyamız var.Yemek masasında sevmedim deyip elimizin tersiyle ittiğimiz dolu tabağımızda kaç tane sokak çocuğunun hakkı olduğunu düşünmeyiz. Yada sırf moda denen illet yüzünden sürekli kapitalizme yenik düşüp doldurduğumuz alışveriş poşetlerinde kaç tane donarak ölen çoçuğun hakkı var bilmeyiz. Bilemeyiz ki,bilsekde bilmemezlikden geliriz.Sosyal medyada paylaştığımız resimler ve altina yazdiğimiz caf caflı yazilarla arada sırada hatırlayıp daha öteye gitmeyi denemeyiz.Bize yapılan bir haksızlığa tahammül edemeyip sonuna kadar hakkımızı savunurken göz göre göre ölen insanların susmak zorunda olduklarına inanmak istemeyiz.Adalettin sadece kendi yakınlarımıza uygulanmasinı isteyip koca bir dünyayi vicdanimizla birlikte çöpe atabiliriz.Sanırım söylemiştim ama tekrar ilave edeyim,benciliz...Bize sunulan şeylerin değerini bilmeyiip hep fazlasını,daha fazlasını isteriz.Kendi dünyamızda aşamadığımız her soruna bir kaos gibi bakıp dışarda yaşanan tüm canilikleri normal karşılayabiliriz.Hepimiz için dünya bir yaşam alanıyken onun bile tükenmesi için elimizden geleni yapıp sonrada küresel ısınma sorununu dillerden düşürmeyız.Bir kısmımız kutup ayılarına üzülür,bir kısmimız pandaların neslinin tükenmesine iç çekeriz.Ama hiçbirimiz buna engel olmak için bir harekette bulunmayız.Ah şu boş kelimelerle süslediğimiz acınası cümlelerimiz.Keşke söylediğimiz kadar uygulamayada çalışabilseydik o zaman belki her sokak başında dilenen bir çocuk değilde banklarda kitap okuyan bir dolu çocuk görebilirdik...