Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Cafer AKSAY
Cafer AKSAY

Hayat Bize...

Yorum

Hayat Bize...

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1155

Okunma

Hayat Bize...


Değerli Dostlar; bu yazımızda sizlerle “hayatı biz mi yanlış öğrendik? Yani hayatı biz mi yanlış okuduk? Ya da hayat bize yanlış mı öğretildi?” konusu ile ilgili paylaşımda bulunalım istedim.
Zaman zaman günlük hayatta yaşadığımız tecrübeler ya da şahit olduğumuz olaylar yukarıdaki soruları sormama sebep oldu.
Büyüklerimiz hayatı bize yanlış mı öğretti ya da anlattı? Veya biz mi onların anlattıklarını gereği gibi anlayamadık ya da hayatı gereği gibi okuyamadık mı?
Bu düşünceye bir abimizle sohbet ettikten sonra ve çevrede ki olup biten bazı olayları gözlemleyince takıldım ve bu konuyu sizlerle paylaşalım istedim.
Abimiz şöyle anlatmıştı: “bakıyorum toplumda biz bu insandan çok becerikliyiz, ağzımız çok iyi laf yapar, insanlarla diyaloğumuz çok iyi; o kişinin yaptığı işi biz her halükarda yaparız. Böyle düşündüğümüz birçok insan bizim başaramadığımız işi bizden daha iyi yapıyor.” Dedi.
Bakıyorum bazı insanların ne iş yaptıklarını ya da nasıl geçim sağladıklarını birçoğumuz bilmiyoruz. (Dışardan yani bize göre öyle geliyor.) Bakıyorsun bu insanlara gayet güzel bir şekilde hayatlarını idame ettiriyorlar. Evi, otomobili vb. imkânları mevcut.
Diğer taraftan birçok insan, dişini tırnağına takıp geçimini yapmak için çok gayretli çalışmasına rağmen, hani derler ya; “iki ucunu bir araya getiremiyor.”
Bu durum niyetle ilgili mi desen; dişini tırnağına takanların büyük bir çoğunluğu kimseye karşı art niyetli değil, halisane bir niyetle geçimini yapmak için çaba sarf ediyor.
Burada yanlış bir anlaşılma olmasın. Geçimi gayet iyi görünen insanların art niyetli insanlar vb. özelliklere sahip olduğunu söylemiyoruz. Kimseyi bu iyi niyetli, bu art niyetli diye ayırt etme hakkımızda yok. Sadece toplumda görüştüğümüz birçok insandan bu konuda serzeniş alınca bu konuyu kaleme almak istedim.
Ayrıca günlük hayatta çeşitli meslek gruplarından görüştüğümüz insanlar bu konuyu sıkça dile getirince, sizlerle paylaşalım istedim.
Her ne olursa olsun bizler halisane bir niyete ve başarılı olmak için azim ile çaba göstermeye devam edelim. Ve bu hususu çok güzel bir örnekle pekiştirelim isterseniz.
Eski zamanlarda bir padişah, bir iki vezirini ve diğer erkândan birkaçını yanına alarak payitahta (başkente) yakın yerleşim merkezlerinde bir gezintiye çıkmıştı Payitahttan ayrılıp bir kaç saatlik bir yol kat ettikten sonra yolları üzerindeki bir nar bahçesinin kıyısında dinlenme molası verdiler. Olgunlaşmış, tam kıvamını bulmuş olan narlar insanın iştahını kabartıyordu Padişah bahçe içinde çalışmakta olan yaşlı bir adamı yanına çağırdı sordu:
– Bu güzel nar bahçesi kimin?
– Bu nar bahçesi benimdir efendim, babamdan miras kaldı.
– Oğlun, uşağın var mı?
Allah bize oğul uşak vermedi efendim, bir karı kocadan ibaret iki kişilik bir aileyiz.
– Peki, ben de bu ülkenin hükümdarıyım, şuradan bir nar şerbeti sıksan da içsek.
İhtiyar “baş üstüne” dedi ve hemen gidip bahçe içindeki kulübeden kalaylı, tertemiz bir tas getirdi. En yakındaki ağaçtan iki nar kopardı ve sıktı. İki nar tam bir tası doldurdu. Padişah içti ve çok beğendi. Bütün vücuduna bir zindelik ve ferahlık yayılmıştı. İhtiyar çiftçi padişahın beraberindeki herkese sırayla nar şerbeti ikram etti. Padişah ve adamları bedenlerinin kazandığı bu zindelikle biraz yol almak için ihtiyara veda edip yola koyuldular. Yolda şeytan padişahın kafasını karıştırmaya başladı “Madem birer ayakları çukurda olan bu yaşlı karı-kocanın mirasçıları yok, ne yapacaklar böyle güzel nar bahçesini, karşılığında bir kaç kuruş verip de bu bahçeyi ellerinden alayım” diye düşündü. Padişah ve adamları akşama doğru geri dönerlerken aynı bahçenin yanında yine konakladılar. Padişah ihtiyardan bir tas daha nar şerbeti yapmasını istedi. İhtiyar sabahki kadar candan ve gönülden olmasa da bir tas nar şerbeti yapıp sundu. Fakat padişah bu defa nar şerbetinin tadını pek beğenmedi. Sabahkine hiç benzemiyordu. Sordu:
– Baba ne oldu böyle, bu nar şerbeti sabahki ile aynı nardan değil mi? Bunun tadı hiç de hoş değil
– Aynı nardan evlat, aslında tadında da bir değişiklik yok, asıl değişen sizin niyetiniz. Tebaanızın malına göz koydunuz, bunun için de narların tadı değişti.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hayat bize... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hayat bize... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hayat Bize... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL