4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1045
Okunma

İlâhî Dinlerin bir arada uzun yıllar komşu olarak yaşadığı Diyarbakır ilimiz son yıllarda Hıristiyan Misyonerlerin merkezi haline gelmiştir.
Doksanlı yılların ortalarına doğru, Diyarbakır Ali paşa Protestan kilisesinin bünyesinde çalışmalarına başlayan Misyonerler yerli halktan: İslâmî bilmeyen sol fikriyata meyilli Kürt asıllı vatandaşlarımızın bir kaçını, maddî desteklerle kendi cemaatlerine katmayı da başardılar.
Müslümanlıktan Hıristiyanlığa geçen bu ilk gurup içinde benimde tanıdığım Şaban adında biri vardı. Şaban babası vefat ettikten sonra dayılarının perdeci dükkânında çırak olarak çalışmaya başlar.Dayıları oldukça dindar bir aile olmakla beraber yetim olan, Şaban ve kardeşine karşı pekte merhametli değillermiş. (Şaban’ın kardeşinin bana anlatması)
Şaban: dayılarım hem Müslümansız deyip hem de böylesi zalim iseler, bende bu dinde kalmam diye tepki olarak Hıristiyan dinine geçmiş, kocası Şaban’ın din değiştirdiğini öğrenen eşi de Şaban’dan ayrılmıştır.
Şaban on yaşında olan oğlu Yusuf ile Diyarbakır’ı terk edip İstanbul’a yerleşmesiyle Şaban ismi de zaman içinde hafızalarımızdan silinmişti. Yıllar sonra Şaban Protestan kilisesinin mahiyetinde eğitimlerini tamamladıktan sonra: İspanyol bir bayan misyonerle evlenerek Diyarbakır’a döner. Daha sonra da Ali Paşa Kilisesi’ne papaz olur.
Sanırım iki bin yedi yılı idi. Ortağımla beraber iş yerimizde iken eski dostluğumuzu da hesaba katarak: hem bir çayımızı içmek, hem de geçmişi yâd etmek için, papaz Şaban ve yanında bir Amerikalı papazla birlikte bizi ziyarete gelir. Papaz Şaban benim ortağımın aynı zamanda uzaktan da akrabası olduğundan dolayı, bu vesile ile de bir süre misafirimiz olurlar.
Selâmlaşmanın ardından oturan misafirlerimize bir yandan iş yerindeki ocaktan çay ikram ederken, bir yandan da hal hatır mevzularına geçmiştik. Sohbet din konusuna gelince bozuk Türkçesi ile Amerikalı papaz da Hıristiyanlık öğretilerinden söz ederek Papaz Şaban’a destek veriyordu.
Bir zamanların cahil Müslüman Şaban’ı gitmiş, İslâm düşmanı Papaz Şaban gelmiş ve bizim mekânımız da edindiği misyonerlik vazifesini eda ediyordu. Sohbet devam ederken Amerikalı papaza dönerek “Gerçekten hakkın rızasına ulaşmak için on bin kilometre uzaktan geldiysen ALLAH sana samimiyetin ölçüsünde bir hidayet kapısı açar.”dedim ve Şaban’a dönerek “sana yok” dedim.
Bu sözüme bozulan Papaz Şaban bana dönerek“Hayret bir iş bu tıpkı tarikatçılar gibi konuşuyorsun.” deyince; Şaban’ın yüzüne bir süre baktım ve “Şaban efendi sen gittin din değiştirip Hıristiyan oldun biz hayret etmedik. Papaz oldun geldin yine hayret etmedik. Mekânımızda bize Misyonerlik yapıyorsun hayret etmiyoruz: anadan babadan evlâdı Müslümanız, dinimizi savunurken mi bize hayret ediyorsun.” diyerek cevap verdim.Velhâsıl sohbetin tonu sertleşince kalkmaları icap etti. Kalkarken de bizi kiliselerine davet etmeyi de ihmal etmediler.
Papaz Şaban ve onun gibiler hala Diyarbakır sokaklarında aklı karışık dini bilmeyen İnsanları kendi cemaatlerine çekmek için çalışmalarını sürdürüyorlar.
Suriye’den şehrimize göç eden Suriyeli Araplara ve Kürtlere gıda ve insanî yardım yapan vakıflara çalışmalarında yardımcı olmuştum. İhtiyaç olduğunda hala yardımcı olmaya devam ediyorum. Bu vesile ile Suriyeli birçok ailenin ev adresleri bende mevcut. Bu misyonerler nerden öğrendiler bilemiyorum iş yerime geldiler.
Biri bayan biri erkek iki Güney Koreli Misyoner benden Diyarbakır’a göç eden Suriyeli Kürtlerin ev adreslerini istediler. Sebebini sorunca onlara gıda yardımı yapacaklarını söylediler. Bende Arapların adreslerini neden istemiyorsunuz diye sorunca; soruma cevap vermeyip, sadece Suriye Kürtlerin adreslerini istediler. Adresler yanımda olmasına rağmen vermedim.
Protestan kilisesinin bu Koreli misyonerlerine ”siz gidin kendi insanlarınızı kurtarın. Ülkenizi pasta gibi ikiye bölmüşler halkınızı parçalamışlar. Halkınız dini Budizm onları Hıristiyan edin. Buralarda ne işiniz var” dedim. Pek hoşlarına gitmedi bu sözlerim benden adresleri alamayacaklarını anlayınca kalkıp gittiler.
Özellikle Müslüman Kürtler üzerinde çok duruyorlar. Maddî anlamda önerilerle gidiyorlar İnsanlara. Son duyumlarıma göre Diyarbakır’da beş bin kişinin Hıristiyan olduğu yönünde.
Kuzey ıraktaki Kürtler üzerinde de faaliyetleri oldukça fazla olan Misyonerler, oradaki Kürt çocuklarına palyaço kılığında hediyeler veriyorlar. Verilen hediyelerin içinden çıkan küçük notlarda, Hıristiyanlık Dinin iyilikleri anlatılıyor. Kız çocuğuna uzatılan sakızda yazan şöyle bir cümle görmüştüm .‘İsa çocukları severdi’
Diyarbakır Kozmopolit bir kent olduğundan bölgenin; din, sosyal ve siyasal merkezidir. Bu etkenler göz önünde tutularak Misyonerler tüm faaliyetlerinin merkezi olarak Diyarbakır’ı seçiyorlar.
Diyarbakır nezdinde hedef kitle Müslüman Kürtlerdir. Yıllardan beridir bölgemizde süre gelen çatışma ortamının halk üzerindeki yorgunluğunu fırsat bilen Misyonerler paranın gücünü de kullanarak belirledikleri hedeflere ulaşmak için gece gündüz çalışıyorlar.
Selçuk korkmaz 23/06/2016